"Şu kâinatta, şu görünen tasarrufat ve ef’al ile hükmeden Sani-i Kadir’in kudretine nisbeten, en büyük küll en küçük cüz kadar kolay gelir. Efratça kesretli bir küllinin icadı, bir tek cüz’inin icadı kadar sühuletlidir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Şu kâinatta, şu görünen tasarrufat ve ef’âl ile hükmeden Sâni’-i Kadîr’in kudretine nisbeten, en büyük küll en küçük cüz’ kadar kolay gelir. Efratça kesretli bir küllînin icadı, bir tek cüz’înin icadı kadar sühuletlidir. Ve en adi bir cüz’îde, en yüksek bir kıymet-i sanat gösterilebilir." (Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam.)
Küll kelimesinin Türkçe karşılığı “bütün”, cüz’ kelimesinin karşılığı ise “parça”dır.
Mesela, ağaç küll, dal ise onun bir cüz’üdür. Keza, insanın bedeni küll, eli ise onun cüz’üdür.
Küllî kelimesi bir cinsi, bir nev’i ifade eder, o nev’in fertlerine ise cüz’î denilir.
Bu konuda şöyle bir bilgiye de yer verilir: Küllî’nin hariçte vücudu yoktur, cüz’î ise haricî vücud sahibidir. Küllî ile cüz’î aynı isimle ifade edilirler, yani küllî’ye cüz’î’nin ismi verilir. Küll ile cüz’ ise böyle değildir, cüz’e küll’ün ismi verilmez. Mesela, bir insana da insan denilir, bütün insanlara da. Ama bir insanın bir cüz’üne, mesela koluna insan denilmez, keza bir ağacın yaprağına da ağaç denilmez.
Küllî meselesini Üstad'ımızın kudret bahsinde tecerrüd sırrını anlatırken ifade ettiği şu misalle daha iyi anlayabiliyoruz:
"Teşahhusattan mücerred bir mahiyet, bütün cüz’iyatına en küçüğünden en büyüğüne tenakus etmeden, tecezzi etmeden bir bakar, girer. Teşahhusat-ı zahiriye cihetindeki hususiyetler, müdahale edip şaşırtmaz. O mahiyet-i mücerredenin nazarını tağyir etmez. Mesela: İğne gibi bir balık, balina balığı gibi o mahiyet-i mücerredeye maliktir. Bir mikrop, bir gergedan gibi mahiyet-i hayvaniyeyi taşıyor." (Sözler, 29. Söz, 2. Maksat)
"Mahiyet-i mücerrede" ifadesi külli’nin tarifi gibidir. “Balık” kelimesi mücerred bir mahiyetten, balık olma mahiyetinden haber verir. Bu külli mananın hariçte vücudu yoktur. Ancak her bir balık, o küllinin cüzi birer ferdidir, müşahhastır ve harici vücud sahibidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Bu tecrrüd sırrının kudretle münasebeti nedir veya neyle alakalıdır tecerrüd sırrı için bir kaç örnek verebilirmisiniz
Bu temsilde de yine ilahi kudrete nisbeten, az ile çoğun, fert ile cemaatin bir farkı olmayacağına başka bir misal verilmiş oluyor. Şu var ki, bu misal, doğrudan ilahi kudret hakkında kullanılamaz. Zira “teşahhusattan mücerred bir mahiyet” mahluk değildir, mücerred bir manadır. Kudret, o mahiyetin cüz’î fertlerine taalluk eder. Mesela, balık kelimesi bir cins ismidir, bir mahiyetin unvanıdır; külli bir mana taşır ve bu mana mahluk değildir. Ancak bu külli manayı taşıyan cüz’î fertler, yani bildiğimiz bütün balıklar müşahhastırlar; hariçte vücutları vardır, mahlukturlar. İşte bir tek balığa da balık denir, binlerce ve milyarlarca balığa da yine balık denir. Burada bir ile milyarın farkı yoktur.
Üstad Hazretleri burada, Allah’ın sonsuz kudreti için azla çoğun, fertle cemaatin farkı olmadığına mahiyetler âleminden bir misal vermiş oluyor. Daha önce de ifade edildiği gibi, bu temsiller hakikatin kabulüne aklı yaklaştırmak içindir, hakikate aynen tatbik edilmeleri gerekmez ve böyle bir uygulama yanlış telakkilere de yol açabilir.