"مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ denilmektense مِنْ ثَمَرَاتِهَا denilmiş olsaydı, daha muhtasar ve daha güzel olurdu." İzahı nasıldır, âyet için böyle konuşmak doğru mu?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ denilmektense مِنْثَمَرَاتِهَا denilmiş olsaydı, daha muhtasar ve daha güzel olurdu. Fakat mezkûr suallerden iki suale cevap olduğundan, مِنْهَا ayrı, مِنْ ثَمَرَةٍ ayrı söylemek icap etmiştir."(1)

Evvela konu bütünlüğü açısından iki sual ve cevaba bakalım. Cümle şöyle: "Fakat mezkûr suallerden iki suale cevab olduğundan, منها ayrı مِنْثَمَرَة ayrı söylemek îcab etmiştir."

Mezkûr iki sual şunlardır:

Sual 1: O rızık nereden hâsıl olur ve nereden gelir?

Cevap 1: Buna منها daki ها zamiri ile işaret olunan “Cennetten (hâsıl olur.)” ile cevap verilmiştir.

Sual 2: Cennetten hâsıl olduğu takdirde, nesinden neş'et ediyor?

Cevap 2: Buna ise منثمرة ile tasrih edilen “Semeratından (meydana gelir)” şeklinde cevap verilmiştir.

Suale medar olan cümlenin Arapça aslı şu şekildedir:

وايثار " منهامنثمرة " علي ” منثمراتها ” للتنصيصعليجوابينعنسؤالين منالأسئلةالمذكورة

Yani: "منهامنثمرة"ın "منثمراتها”ye tercih edilmesi, mezkûr suallerden iki suale iki cevabı atıf yapmak içindir.

Arapça aslında geçen ايثار kelimesi “tercih etmek”manasındadır.

İşaratü’l-İ’caz’da bununla alakalı farklı misaller de vardır. Mesela:

" ﺍَﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻳُﺆْﻣِﻨُﻮﻥَ ﺑِﺎﻟْﻐَﻴْﺐِ hâl iktizasına göre îcaz ise de aynı manayı ifade eden ﺍَﻟْﻤُﺆْﻣِﻨُﻮﻥَ kelimesine nazaran itnabdır (uzundur)."(2)

" ﻳُﺼَﻠُّﻮﻥَ kelimesine bedel, itnablı ﻳُﻘِﻴﻤُﻮﻥَ ﺍﻟﺼَّﻠٰﻮﺓَ nin zikrinde ne hikmet vardır?"(3)

" ﻳُﺰَﻛُّﻮﻥَ veya ﻳَﺘَﺼَﺪَّﻗُﻮﻥَ veyahut ﻳُﺆْﺗُﻮﻥَ ﺍﻟﺰَّﻛٰﻮﺓَ gibi îcazlı bir ifadeyi terkedip, ﻭَ ﻣِﻤَّﺎ ﺭَﺯَﻗْﻨَﺎﻫُﻢْ ﻳُﻨْﻔِﻘُﻮﻥَ gibi itnablı bir cümleyi ihtiyar etmiştir."(4)

Buna göre “daha muhtasar ve daha güzel olurdu” ifadesi; tercih kelimesinin “Îcaz, i'caz-ı Kur'anın en metin ve en mühim bir esasıdır.”(5) hakikatına istinaden söylenmiş hasen-ahsen tercihine bir işarettir.

Yani Kur’an'ın en mühim bir esası olan îcaz noktasından daha güzel (ahsen) olurdu, fakat Kur’an-ı Hakîm’in müteaddid vech-i i’cazlarına veya manalarına birden müraat etmek için zahirde îcaza nisbeten hasen tercih edilmiş ise de hakikatte bu tercih ahsenden ahsen olmuştur.

Bu arada sorulan sualden müstakil olarak, Türkçe'ye tercüme edilen İşarâtü’l-İ’caz ve Mesnevi-i Nuriye ile alakalı bazı izahların yerinde olacağı kanaatindeyiz.

Bu kitapların mütercimi olan Abdulmecid Ağabey'in Üstad Hazretlerinden on beş sene ders aldığını ve Arapça lisanında çok mümtaz bir yeri olduğunun zamanındaki erbabınca tasdik edildiğini biliyoruz. Cümlelerde kelime tercümesinden ziyade mana merkezli olanını tercih ettiği göz önündedir. Bunun da "Tefsir iki kısımdır. Biri ibaresini izah eder, biri de hakikatlarını isbat eder."(6) esasından kaynaklandığını düşünüyoruz. Üstad'ın bu tercümeyi nazardan geçirdiğini ve bu tercümenin Üstad’ın bizzat telifi gibi teveccühe ve tefeyyüze mazhar olduğunu ve diğer tercümelerde bu derece hissedilmediğini hemen hemen her okuyan tasdik etmektedir. Bu itibarla “Risale-i Nur Külliyatından” olma unvan-ı âlişanına mazhar olmuştur. Diğer tercümeler bu ünvana dâhil olmamıştır. Çünkü bu ünvanı veren Üstad hazretleridir.

Hem Mesnevi-i Nuriye hem de İşâratü’l-İ’caz’da buna benzer bazı tercüme farklılıkları bilinmektedir. Kanaatimizce bu farklılıklara Risale-i Nur’un müteaddid yerlerinde izah edilen ince ve yüksek manalara mâna cihetiyle atıf olarak bakmalı, olsa olsa dakik mesailde mana farklılıkları derk eden yüksek müdakkik âlimlerin, Üstad Hazretlerinin bizzat te’lifinden daha ziyade istifade edilme manasını, kendi haklı mülahazası mesabesinde bırakmak gerektiğini düşünüyoruz.

Avamda suizanna sebep verecek tezyif veya tenkidvari yaklaşımların, hem Üstad Hazretlerinin bu esere hüsn-ü teveccühünün hatırasına, hem Abdülmecid Ağabey’in Üstad’ın talebesi olarak yazdığı eserinin hatırasına, hem de tercüme ile istifade eden binlerce insanın hüsn-ü teveccühüne zarar vereceği bizce muhakkaktır.

Dipnotlar:

(1) bk. İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Sûresi, 25. Âyet Tefsiri
(2) bk. age., Bakara Suresi 3. Ayet Tefsiri.
(3) bk. age.
(4) bk. age.
(5) bk. Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup.
(6) bk. Şualar, On Dördüncü Şua.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Yazar:
Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.963
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...