Zeylü'z-Zeyl
İçerikler
-
"İ’lem eyyühe'l-aziz! Bazı insanların ağzında kemiyeten az, keyfiyeten pek büyük üç kelime dolaşmaktadır. Birincisi: Her şey kendi kendine teşekkül etmiştir. İkincisi: Mûcid ve müessir esbabdır. Üçüncüsü: Tabiat iktiza etti..." İzah eder misiniz?
-
Evvelki kelimenin (kendi kendine oluyor) gayr-ı mahsur muhâlâtını izah eder misiniz?
-
İkinci kelimenin (sebepler yapıyor) muhâlâtını izah eder misiniz?
-
"Tabiatın iki ciheti vardır. Biri zahiridir ki, ehl-i gaflet ve dalâletçe hakikat zannedilmiştir. Diğeri bâtınıdır ki, san’at-ı İlâhiye ve sıbğa-i Rahmâniyedir. Tabiata ilâveten iddia edilen kuvvet ise, Hâlık-ı Hakîm-i Alîmin cilve-i kudretidir." İzahı?
-
"Ehl-i gafletin sâni olarak telakki ettikleri tabiata, cenah olarak yapıştırdıkları kör tesadüf ve ittifak ise, dalâletten neşet eden ızdırar neticesinde şeytanların ihtirâ ettikleri hezeyanlardır." İzah eder misiniz?
-
Üstad, tevhidin yüksek burhanlarını tadad ettikten sonra, münkirlerin davalarını istihzakarane yüzlerine çarpmakta istimal ettiği "bauda ve kaplumbağaya yaratmayı isnad etmek" ifadesinde ne gibi bir hikmet vardır?
-
"İcadi ve tekvini ayetler" ne demek olduğunu örneklerle anlatıp "Mucid", "Mükevvin", "Halık", "Hallak", "Mübdi", "Bedi", "Cail" esmaları anlamca birbirine benzemesine rağmen arasındaki farklılıkları izah edebilir misiniz?
-
"Uluhiyet ve Hallakiyetin Allah'a mahsus ve münhasır olduğuna Allah da şehadet ediyor." cümlesini nasıl anlayabiliriz?
-
"Bir hüceyrenin vücuda gelmesi kendisine isnat edilirse, kâinata muhit olan sıfatlar kendisinde lâzımdır." İzah eder misiniz?
-
"Maahaza hüceyreden tut, âleme kadar her bir şeyin bir nevi vahdeti vardır. Öyle ise, Sâni de vâhid olacaktır. Çünkü vâhid ancak vâhidden sudûr eder." İzah eder misiniz?
-
"Binaenaleyh, ilm-i muhit-i ezelîde temessül eden imkânî vücutlar, vücud-u vücubînin tecellîyât-ı nuriyelerine ayna ve mâkesdirler..." Devamıyla izah eder misiniz?
-
"İ’lem eyyühe’l-aziz! Kevn ve vücut sahasında durup ahvâl-i âleme dikkat eden adam, hadsî bir süratle anlar ki, tesir-i faaliyet, lâtif, nuranî, mücerret olan şeylerin şeni olduğu gibi..." Devamıyla izah eder misiniz?
-
"İ’lem eyyühe’l-aziz! Tefekkür gafleti izale eder. Dikkat, teemmül, evham zulümatını dağıtıyor..." Devamıyla izah eder misiniz?
-
"Hem de afakî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur; içine dalma boğulursun." cümlesini izah eder misiniz?
-
"İnsan ne kadar câhil ve gafildir. Ne kadar yolunu şaşırmış, nefsine zarar veriyor. Dokuz vecihle menfaatı muhakkak, yalnız bir vecihle zararı mevhum olan büyük bir hayr-ı azîmi terk, dalâleti irtikâb eder..." İzah eder misiniz?
-
"Ruh-u insanî gayr-ı mütenahi ihtiyaçlara giriftar, gayr-ı mütenahi elemlere mahaldir. Gayr-ı mahsur lezzetlere iştihalıdır. Gayr-ı mahdud âmâli beslemektedir. Hatta kalbin dalâletiyle beraber ruhtan fışkıran şefkat, gayr-ı mütenahi elemleri..." İzahı?
-
"Ey kemâl-i gurur ile dalâlet kürsüsünde oturan! Hayatına mağrur olma. Zira o hayat, bir mugalâta ile kaimdir." İzah eder misiniz?
-
"Eğer âlâmın lezâize, nârın nura inkılâp etmesi emelinde isen, evkat-ı hamsede rükû ve sücud kancası ile gururun hortumunu bük, sık, başını kır, imanı doldur." cümlesini açar mısınız?
-
"İ’lem Eyyühe’l-Azîz! Ubûdiyette ancak teslimiyet vardır. Tecrübe, imtihan yoktur. Çünkü seyyid, efendi abdini, hizmetkârını tecrübe ve imtihan edebilir..." İzah eder misiniz?