Zeylü'z-Zeyl

İçerikler


  1. "İ’lem eyyühe'l-aziz! Bazı insanların ağzında kemiyeten az, keyfiyeten pek büyük üç kelime dolaşmaktadır. Birincisi: Her şey kendi kendine teşekkül etmiştir. İkincisi: Mûcid ve müessir esbabdır. Üçüncüsü: Tabiat iktiza etti..." İzah eder misiniz?

  2. Evvelki kelimenin (kendi kendine oluyor) gayr-ı mahsur muhâlâtını izah eder misiniz?

  3. İkinci kelimenin (sebepler yapıyor) muhâlâtını izah eder misiniz?

  4. "Tabiatın iki ciheti vardır. Biri zahiridir ki, ehl-i gaflet ve dalâletçe hakikat zannedilmiştir. Diğeri bâtınıdır ki, san’at-ı İlâhiye ve sıbğa-i Rahmâniyedir. Tabiata ilâveten iddia edilen kuvvet ise, Hâlık-ı Hakîm-i Alîmin cilve-i kudretidir." İzahı?

  5. "Ehl-i gafletin sâni olarak telakki ettikleri tabiata, cenah olarak yapıştırdıkları kör tesadüf ve ittifak ise, dalâletten neşet eden ızdırar neticesinde şeytanların ihtirâ ettikleri hezeyanlardır." İzah eder misiniz?

  6. Üstad, tevhidin yüksek burhanlarını tadad ettikten sonra, münkirlerin davalarını istihzakarane yüzlerine çarpmakta istimal ettiği "bauda ve kaplumbağaya yaratmayı isnad etmek" ifadesinde ne gibi bir hikmet vardır?

  7. "İcadi ve tekvini ayetler" ne demek olduğunu örneklerle anlatıp "Mucid", "Mükevvin", "Halık", "Hallak", "Mübdi", "Bedi", "Cail" esmaları anlamca birbirine benzemesine rağmen arasındaki farklılıkları izah edebilir misiniz?

  8. "Uluhiyet ve Hallakiyetin Allah'a mahsus ve münhasır olduğuna Allah da şehadet ediyor." cümlesini nasıl anlayabiliriz?

  9. "Bir hüceyrenin vücuda gelmesi kendisine isnat edilirse, kâinata muhit olan sıfatlar kendisinde lâzımdır." İzah eder misiniz?

  10. "Maahaza hüceyreden tut, âleme kadar her bir şeyin bir nevi vahdeti vardır. Öyle ise, Sâni de vâhid olacaktır. Çünkü vâhid ancak vâhidden sudûr eder." İzah eder misiniz?

  11. "Binaenaleyh, ilm-i muhit-i ezelîde temessül eden imkânî vücutlar, vücud-u vücubînin tecellîyât-ı nuriyelerine ayna ve mâkesdirler..." Devamıyla izah eder misiniz?

  12. "İ’lem eyyühe’l-aziz! Kevn ve vücut sahasında durup ahvâl-i âleme dikkat eden adam, hadsî bir süratle anlar ki, tesir-i faaliyet, lâtif, nuranî, mücerret olan şeylerin şeni olduğu gibi..." Devamıyla izah eder misiniz?

  13. "İ’lem eyyühe’l-aziz! Tefekkür gafleti izale eder. Dikkat, teemmül, evham zulümatını dağıtıyor..." Devamıyla izah eder misiniz?

  14. "Hem de afakî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur; içine dalma boğulursun." cümlesini izah eder misiniz?

  15. "İnsan ne kadar câhil ve gafildir. Ne kadar yolunu şaşırmış, nefsine zarar veriyor. Dokuz vecihle menfaatı muhakkak, yalnız bir vecihle zararı mevhum olan büyük bir hayr-ı azîmi terk, dalâleti irtikâb eder..." İzah eder misiniz?

  16. "Ruh-u insanî gayr-ı mütenahi ihtiyaçlara giriftar, gayr-ı mütenahi elemlere mahaldir. Gayr-ı mahsur lezzetlere iştihalıdır. Gayr-ı mahdud âmâli beslemektedir. Hatta kalbin dalâletiyle beraber ruhtan fışkıran şefkat, gayr-ı mütenahi elemleri..." İzahı?

  17. "Ey kemâl-i gurur ile dalâlet kürsüsünde oturan! Hayatına mağrur olma. Zira o hayat, bir mugalâta ile kaimdir." İzah eder misiniz?

  18. "Eğer âlâmın lezâize, nârın nura inkılâp etmesi emelinde isen, evkat-ı hamsede rükû ve sücud kancası ile gururun hortumunu bük, sık, başını kır, imanı doldur." cümlesini açar mısınız?

  19. "İ’lem Eyyühe’l-Azîz! Ubûdiyette ancak teslimiyet vardır. Tecrübe, imtihan yoktur. Çünkü seyyid, efendi abdini, hizmetkârını tecrübe ve imtihan edebilir..." İzah eder misiniz?

Yükleniyor...