Üçüncü Sır
İçerikler
-
"Kâinatı şenlendiren ve karanlıklı mevcudatı ışıklandıran rahmettir." ifadesi ne demektir?
-
"Ve bu fânî insanı ebede namzet eden ve ezelî ve ebedî bir Zata muhatap ve dost yapan, bilbedahe, rahmettir." Bu cümleyi izah eder misiniz?
-
İnsanın ebede namzed olmasının rahmetle ilişkisi nedir?
-
"... 'Bismillâhirrahmânirrahîm' de, o hakikate yapış ve vahşet-i mutlakadan ve hadsiz ihtiyâcâtın elemlerinden kurtul. Ve o Sultan-ı Ezel ve Ebedin tahtına yanaş..." İzah eder misiniz?
-
"Sultan-ı Ezel ve Ebedin tahtına yanaş ve o rahmetin şefkatıyla ve şefaatıyla ve şuaatıyla o Sultana muhatab ve halil ve dost ol!" Allah'a dost, halil ve muhatap olabilmek için ne yapmalıyız?
-
Bütün mahlûkatın insanın etrafına inayetle toplanması ve hacetlerine "lebbeyk" demeleri, nasıl oluyor?
-
Rahmetin hikmet, inayet ve ilmi tazammun etmesini nasıl anlamalıyız?
-
Besmelenin nurları sadece rahmet açısından mı görülebilir?
-
Böyle bir rahmetin, insanlardan küllî ve halis bir şükür, ciddî ve safî bir hürmet istemesi ne demektir? Bu mukabeleyi herkes yapabilir mi, yoksa burada özel makam sahipleri mi kastedilmektedir?
-
"Kainat simasında, öyle bir sikke-i rahmet içinde, bir hatem-i Rahimiyeti ve bir nakş-ı şefkati dokuyor ve öyle bir hatem-i inayeti nescediyor ki, güneşten daha parlak." cümlesini izah eder misiniz?
-
“Nakş-ı azam olan insan” ifadesini nasıl anlamalıyız? Her insan bu anlamda nakş-ı azam tabiri içerisine girer mi?
-
"Nebâtî ve hayvanî olan umum vâlidelerin gayet şirin ve fedâkârâne şefkatleriyle..." Buradaki "nebati valide"yi nasıl anlayabiliriz, onların da mı şefkati var?
-
“Ey insan, eğer insan isen bismillahirrahmanirrahim de!” cümlesinde, neden sadece Müslümanlara değil de bütün insanlara hitap edilmiş?
-
Bugün türlerin sayısı milyonu geçmiş bulunuyor. Üstadımız ise 400.000 muhtelif taifeden söz ediyor. Bu meseleyi nasıl anlamamız lazım?
-
Hatem-i Rahmaniyetin içerisinde gösterilen "sikke-i ehadiyete" birkaç örnek verilebilir mi?
-
İnsanın sima-i manevisinden maksat nedir, biraz açar mısınız?
-
İnsan simasında, küre-i arz simasında ve kâinat simasında; niçin diğer isimler değil de hep ism-i Rahmanın tezahürü nazara veriliyor? Niçin diğer mahlukata göre insan, ism-i Rahmanı tamamıyla gösterir bir mahiyettedir?
-
"Sana bu simayı veren ve o simada böyle bir sikke-i rahmeti ve bir hâtem-i ehadiyeti vaz’ eden Zat..." ifadesini devamıyla açıklar mısınız?
-
“Rahmetin vücudu güneş kadar aşikâr” olduğu halde, ekser insanların bundan gafil olmaları nedendir?
-
"Ey insan! Bil ki, o rahmetin arşına yetişmek için bir mi'rac var. O mi'rac ise, Bismillahirrahmanirrahim'dir." Besmelenin, rahmetin arşına miraç olmasını nasıl anlamalıyız?
-
"Besmelenin azamet-i kadrine en kat’î bir hüccet şudur ki; İmam-ı Şâfiî (r.a.) gibi çok büyük müçtehidler demişler: Besmele tek bir âyet olduğu halde, Kur’ân’da yüz on dört defa nâzil olmuştur.” İzah eder misiniz?