Mehdi şahıs mı, yoksa şahs-ı manevi mi? Niye bazı yerlerde Üstad mehdiliği kendine almayıp da Risale-i Nur'a veriyor? Ayrıca Üstad bir yerde, Hz. Mehdi'nin pişdarı ve müjdecisi olduğunu söylüyor; bu ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Mehdi ile ilgili bazı noktalar iyi bilinirse, bu konuda gelen rivayetler ve yapılan yorumlar daha iyi anlaşılır diye düşünüyoruz. Şöyle ki:
- Mehdi meselesi akideye dahil değildir. Yani, bazı ehl-i iman mehdiyi inkâr etse dinden çıkmış olmaz, onun feyzinden mahrum kalır, hizmetinden istifade edememiş olur.
- Mehdiyi şahıs olarak belirlemek zordur. Hemen her hizip, kendi üstad'ını veya şeyhini mehdi görme temayülündedir.
- Mehdi olmak ayrı, kendini mehdi zannetmek ayrıdır. Nitekim zaman zaman bazı meczuplar çıkmakta ve kendilerini mehdi veya İsa olarak takdim etmektedirler. Hâlbuki, mehdi kendisinin mehdiliğine değil, İslam'a davet eder. Bir peygamber, "Ben Allah'ın elçisiyim, bana tabi olun." der; ama mehdi, "Ben mehdiyim, bana uyun, yoksa küfre düşersiniz." diyemez.
- Her asır, ehl-i imanı ümitsizlikten kurtaracak bir mehdi manasına muhtaçtır. Yani, mehdi manasından her asrın bir çeşit hissesi vardır.
- Bediüzzaman Said Nursi, mehdi konusunda çok kıymetli bilgiler verir. Bunların en mühimlerinden biri şudur:
"Bu zaman şahıs zamanı değildir. Eski zamanda bazı harika şahıslar çıkmışlar, kıymettar hizmetlere vesile olmuşlar. Ama bu zamanda küfür şahs-ı manevi olarak hücum etmektedir. Bu hücuma karşı en büyük ferdi mukavemet başarısız kalmaya mahkumdur. Onun için bu külli hücuma mukabil bir şahs-ı manevi çıkarmak gerekir."
- Bediüzzaman, mehdiyetin üç merhalesinden söz eder:
1. İman.
2. Hayat.
3. Şeriat.
Risale-i Nur, temelde iman hizmeti görmekle beraber, diğer iki merhalenin de öncülüğünü yaptığını söyleyebiliriz. Hz. Peygamber (asm) İslam davasının temelinde yer almış, sonraki İslami hizmetlerin de temelini atmıştır. Benzeri bir durumun mehdiyyette olmasına bir engel söz konusu değildir. Yani, iman hizmeti diğer iki hizmet alanını etkileyecektir. Bununla beraber, hayatın geniş dairelerinde hizmet edilirken sıra dışı bazı harika fertlerin eliyle bu hizmetlerin ifa edilmesi medar-ı bahs olabilir. "Melikin atıyyelerini ancak matıyyeleri taşır." Bu kutsi hizmetlerin icrasında elbette bir kısım maneviyat erleri istihdam edilecektir. "Her ormanın kendine göre arslanları olduğu gibi, her meydanın da ona münasip erleri vardır."
- "Mehdi kimdir? Ne zaman gelecektir?" gibi sorular, bazan insanı asıl vazifelerinden alıkoyabilmektedir. Bunun yerine doğrudan aktif hizmetle meşguliyet tercih edilmelidir. Hele hele mehdiyyet konusunu tartışma alanına sokmaktan kaçınılmalıdır.
Nakledildiğine göre, Said Nursi sürgünde iken saf gönüllü bir zat, "Efendim, üzülmeyin. Mehdi gelecek, her şeyi düzeltecek." der. Said Nursi, şu anlamlı mukabelede bulunur:
"Mehdi geldiğinde, seni vazife başında bulsun!"
(Doç. Dr. Şadi Eren)
Mehdinin pişdarı ve müjdecisi ifadesine gelince; bu ifade talebelerinden birinin kendisine göndermiş olduğu bir mektupta geçmektedir:
"Ey küre-i arzda bulunan gençler, hocalar ve halifeler! Bin senedir insanların aradığı Mehdî Hazretlerinin pişdârı ve müjdecisi, Üstadımın neşrettiği Risale-i Nur'dur."(1)
Bediüzzaman Hazretleri, gerek "Eski Said" gerekse de "Yeni Said" döneminde yapmış olduğu faaliyetlerle Risalei Nurların hayata geçirilmesine zemin hazırlamış ve Hicri 1300'den sonrada nur hizmetine temessük eden gençlerin, hizmet erlerinin, bu hizmeti devam ettireceklerini aşağıdaki ifadeleriyle de ifade etmişlerdir.
"Ey üç yüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sakitane Nurun sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî ile bizi temaşa eden Said'ler, Hamza'lar, Ömer'ler, Osman'lar, Tahir'ler, Yûsuf'lar, Ahmed'ler, vesaireler!.. Sizlere hitap ediyorum. Başlarınızı kaldırınız, "Sadakte" deyiniz. Ve böyle demek sizlere borç olsun. Şu muasırlarım, varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuşuyorum. Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennetasa bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır." (2)
Dipnotlar:
(1) bk. Barla Lahikası, (132. Mektup).
(2) bk. Tarihçe-i Hayat, İlk Hayatı.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Mehdinin pişdarı demek, Üstad hazretlerinin; "Çiçekler baharda gelir. bizler öyle kudsi çiçeklere zemin hazırlıyoruz." ifadesinin aynı manasını taşıyor. Yani Risale-i Nur'lar Hz. Mehdi'nin hizmetine zemin hazırlayan muhteşem bir eser ve çalışma sitilidir.
Ayrıca yukarıda da belirtildiği gibi;
Bediüzzaman Said Nursi, Mehdiyetin üç merhalesinden söz eder:
1- İman.
2- Hayat.
3- Şeriat.
Risale-i Nur, temelde iman hizmeti görmekle beraber, diğer iki merhalenin de öncülüğünü yaptığını söyleyebiliriz.
Avam nazarında Hz. Mehdi olarak bilinecek veya beklenilen zat, Şeriat döneminde ortaya çıkacak olan kişi olduğu için Risale-i Nur'lar da geniş dairede hizmet ifa edecek o kutlu zatlara bir zemin hazırlayıcı konumundadır.
BENİM ANLAMADIĞIM BİR KONU:MEHDİ MADEM BİR ŞAHIS OLARAK İMAN KONUSUNDA HİZMET ETMİŞTİR,DİĞER İKİ GÖREVİ YAPACAK OLAN VEYA OLANLAR ŞAHS-I MANEVİ Mİ?
Mehdi bir şahıs olarak iman dairesinde hizmet etmemiştir. Bir şahs-ı manevi olarak hizmet etmiştir. Tek başına hizmet etti demek, talebelerinin hizmetini görmezden gelmek demektir. Manevi bir ekibin temsilcisi denebilir.
Ahir zaman, mehdi ve deccal hakkında gelen hadislerin ekseriyeti müteşabihtir tevil, tefsir ve tabir ister. Aynı ve zahiri üzerine anlamak çok çelişkileride beraberinde getirir. Mesela mehdinin sakalsız olacağına imada bulunan hadislerde vardır. Bir de her asırda mehdi gibi iş görmüş ve görecek parlak zatlara da hadislerde bir takım işaretler konulmuş. Üstat büyük mehdi ile mehdi hükmünde parlak makam sahibi zatların vasıflarına dair rivayetler bir biri ile karıştırılmış diyor. Bu yüzden hadislerin zahiri ifadelerine ve kime söylenmiş olduğuna dair tahkik ve tabir lazımdır. Üstat bu çeşit bir kısım hadisleri beşinci Şua'da tevil ve tabir etmiştir ordaki ölçüler ile hadisleri anlamaya çalışırsak daha isabetli ve gerçekçi bir anlayış elde etmiş oluruz.
Yoksa hadislerin zahiri ve kime söylenmiş olduğunu tespit etmeden anlamaya kalkarsak, ortaya mitolojik ve ütobik bir mehdi anlayışı çıkar ve yanılırız. Hadis usulune vakıf olmadan hadislerin hakiki manasını anlamak imkansızdır. Onun için hadisler hakkında uzman kişilerin yorum ve fikrine itibar etmek gereklidir. Kendi kısır ve ilimsiz nazarımızla bakmaya kalkarsak, çok hatalara düşeriz dikkat etmek lazımdır.
Allah-u Teâlâ kıyametin kopmasına çok az bir zaman kala Hazret-i Mehdi&yi ümmet-i Muhammed&in başına gönderecek, bu zât-ı muhterem doğrudan doğruya Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin vekâletini taşıyacak, onun vazifesini yapacak, garip duruma düşen İslâmı gariplikten kurtarmaya çalışacak. Çünkü bunun için gönderilecek. Allah-u Teâlâ onu muzaffer edecektir. Hazret-i Mehdi adil bir idareci, dirayetli bir önder, şecâatli bir kumandandır. Benden sonra halifeler bulunacaktır. Halifelikten sonra emirler, emirlerden sonra krallar, krallardan sonra da zâlim idareciler olacaktır. Daha sonra ehl-i beytimden bir adam çıkacak, yeryüzü zulümle dolduğu gibi onu adaletle dolduracaktır (Câmius-Sağîr: 4768)Kıyametin kopmasına bir gün bile kalsa, Allah-u Teâlâ o günü uzatarak benim soyumdan bir kişi gönderecektir. Adı adımın, babasının adı babamın adının aynısı olacak, zulüm ve zorbalık altında inleyen yeryüzünü huzur ve adaletle dolduracaktır.(Ebu Dâvud, Tirmizi) Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemizden rivayet edilmiştir: O adam benim soyumdandır ki benim vahy üzere mücadele verdiğim gibi, o da sünnetim üzere mücadele verir. (Ikdüd-Dürer) Hazret-i Ali -radiyallahu anh-, oğlu Hazret-i Hasan -radiyallahu anh-e baktı ve şöyle buyurdu: Bu oğlum, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in isimlendirdiği üzere Seyyiddir. Bunun sulbünden Peygamberinizin adını taşıyan birisi çıkacak. Ahlâkı yönüyle Peygamberinize benzeyecek, yaratılışı yönüyle ona benzemeyecek. (Ebu Dâvud: 4290) Hazret-i Ali -radiyallahu anh-, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-e: Ya Resulellah! Mehdi bizden Âl-i Muhammedden mi, yoksa bizim gayrımızdan mı?diye sordu. Buyurdular ki: Hayır, bilakis bizdendir! Allah bu dini nasıl bizimle başlatmışsa onunla sona erdirecektir. Onlar bizimle nasıl şirkten kurtulmuşlarsa, onunla da fitneden kurtulacaklardır. Allah bizimle insanları nasıl şirk adavetinden kurtararak, onların kalplerine ülfet ve muhabbet yerleştirmiş ve din kardeşi yapmışsa, Mehdi ile fitne adavetinden kurtaracak ve kardeş yapacaktır.(Naîm bin Hammâd, Taberanî) Ehl-i Beytten Oluşu: Mehdi, kızım Fatımanın çocuklarından ve benim Ehl-i beytimdendir. (Ebu Dâvud: 4284) Mehdinin çıkış yeri Medinedir, peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-in Ehl-i beytindendir. (İmam-ı Süyûtî) Müjdeler olsun yâ Fâtıma! Mehdi sendendir. (İmam-ı Süyûtî) Vasıfları: Mehdi kırk yaşındadır. (İmam-ı Süyûtî) Mehdi bendendir. Alnı geniş, burnu ince uzun ve ortası biraz yüksekçedir. (Ebu Dâvud: 4285) Mehdinin kaşları ince, yüzü parlak ve gözlerinin siyahı büyük olacaktır. (İmam-ı Süyûtî)Mehdi neslimden bir şahıstır, yüzü parlak yıldız gibidir.(Câmius-Sağîr: 9245) Sağ yanağında siyah bir ben vardır. Üzerinde kutvanî bir aba bulunur. Tavırları İsrailoğullarının erkeklerine benzer.(İmam-ı Süyûtî) Dişleri aralıklı, alnı geniştir.(İmam-ı Süyûtî) Mehdi Hasanın soyundandır, bacakları aralıklıdır.(İmam-ı Süyûtî) Mehdi, gerges kuşunun kanadı ile titremesi gibi Allahtan çok korkan bir kimsedir. (İmam-ı Süyûtî) Rivayet edilmiştir: Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Mehdiyi anlatırken, dilinde pelteklik olacağını ve kelimeyi telâffuz etmek ona zor geldiğinde sağ elini sol uyluğuna vuracağını söyledi.(İmam-ı Süyûtî) Vehbi İlmi: O, kimsenin bilmediği gizli bir duruma kılavuzlandığı için kendisine &Mehdi& denilmiştir. (İmam-ı Süyûtî) Onun fıkıh bilgisi on âliminkine bedeldir.&(İmam-ı Süyûtî) Sehaveti: Âhir zamanda bir halife gelecek, malı taksim edecek, saymayacaktır. (Müslim: 2914)Bir Gecede Olgunlaştırılacağı: Mehdi bizden, ehl-i beytimizdendir. Allah onu bir gecede ıslah eder.(İbn-i Mâce: 4085) Allah-u Teâlâ onu hıfz-u himayesine ve tasarruf-u ilâhîsine alacak, bir gecede olgunlaştıracaktır. O gece onu Nûru ile dolduracak, yani onu Nûru ve Kudsî ruhu ile destekleyecektir. Cennetle Müjdelenmesi: Biz Abdülmuttalib oğullarıyız. Cennet ehlinin efendileriyiz: Ben, Hamza, Ali, Câfer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi. (İbn-i Mâce: 4086) İnsanlar Tarafından Çok Sevilmesi: Mehdi zuhur eder. Herkes sadece ondan konuşur. Onun sevgisini içer ve ondan başka bir şeyden bahsetmez. (İmam-ı Süyûtî) Mücadeleci Oluşu: O vaadinden dönmez ve hesapları seri olarak görücüdür. (İmam-ı Süyûtî) Benim vahiy üzerine savaştığım gibi, o da benim sünnetim üzere çarpışacaktır.(İmam-ı Süyûtî) Zuhur Senesini Haber Veren Alâmetler ve Zuhuru: Mehdinin beş alâmeti bulunur: Bunlar Süfyânî, Yemânî, semâdan bir sayha, Beydâda bir ordunun batışı ve günahsız insanların öldürülmesidir.(İmam-ı Süyûtî) Bizim Mehdimiz için iki alâmet vardır ki, Allah gökleri ve yeri yarattığından bu yana böyle bir şey vâki olmamıştır. Bunlar Ramazanın ilk gecesinde ay, yarısında ise güneş tutulmasıdır. (İmam-ı Süyûtî) Mehdinin çıkışından önce, şarktan parlak kuyruklu bir yıldız doğacaktır.(İmam-ı Suyûtî) Güneş alâmet olarak, doğmadıkça, Mehdi çıkmayacaktır. (İmam-ı Suyûtî) Ramazandaki olayların alâmeti, kendisinden sonra insanlar arasında ihtilâfın olacağı semâda bir alâmettir. Sen ona yetişirsen azığını gücün yettiği kadar çoğalt (İmam-ı Suyûtî) Çıkışından Ümitlerin Kesildiği Bir Sırada Çıkması: İnsanların ümitsiz olduğu ve: Hiç Mehdi falan yokmuş!dediği bir sırada Allah Mehdiyi gönderir.(İmam-ı Süyûtî) İnsanların üzerine belâ üzerine belâ yağdığı ve onun çıkışından ümit kesildiği bir sırada Mekkede zuhur eder.(İmam-ı Süyûtî) Mehdi ile müjdelenin. O Kureyşden ve Ehl-i beytimden bir şahıstır. O insanların ihtilâf ve sarsıntılar içinde bulundukları bir sırada çıkar.(İmam-ı Süyûtî) Açıkça Allah-u Teâlâ inkâr edilmedikçe Mehdiye biat edilmez.(İmam-ı Suyûtî) Büyük şehirler, dün sanki yokmuş gibi helâk olur. Süfyani ile ordusu kalabalık beş kabileyi istilâ eder. (İmam-ı Suyûtî) Zamanının En Hayırlısı Olması: Muhammed ümmetinin en hayırlısı ve sizin zorlukları gideren veliniz olan kimseye katılın. O Mekkededir. O Mehdidir.(İmam-ı Süyûtî) Hakimiyeti:O zât insanlar içerisinde Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-in sünneti ile amel eder. İslâm yeryüzüne tam mânâsı ile yerleşir. Yeryüzünde yedi sene kalır, sonra vefat eder ve müslümanlar onun üzerine namaz kılarlar.(Ebu Dâvud: 4286) Zamanının Bereketi: Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki, o güne kadar onun benzerini kesinlikle bulmamıştır. Yer yemişini verecek ve insanlardan hiçbir şey saklamayacaktır. Mal da o gün çok birikmiş olacaktır. Adam kalkıp:Bana ver!diyecek, Mehdi de: Al!diyecek.(İbn-i Mâce: 4083) Onun hilâfetine yer ve gök ehli, yabani hayvanlar, kuşlar, hatta denizdeki balıklar bile sevinir. Zamanı bereketli olur, nehirler suyunu, yer verimini artırır, hazineler çıkarılıp Şama getirilir. (İmam-ı Süyûtî)
HZ. MEHDİ (A.S)'NİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ GÜZEL VE NURLUDUR O (Mehdi) güzel bir delikanlıdır, güzel yüzlüdür. Yüzünün nuru başına ve saçlarının siyahına kadar yükselir. (Mehdilik ve İmamiye, sf. 153 /İkdüd Dürer'den) Yüzü parlayan yıldız gibi nurludur.(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 33/Kitab-ül Burhan Fi Alamatil-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 22) ... Yüzü gökyüzünde parlayan yıldız gibidir. (Deylemi, c. IV, sf. 221, İbnu'l Cevzi, c. II, sf. 558; Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi "Risaletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi") O (Mehdi), orta boylu ve güzel yüzlü bir gençtir... Yüzünün nuru, saçının, sakalının ve başının siyahlığı üzerine gün gibi parlar ve ona yücelik verir.(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal") Mehdi benim çocuklarımdandır. Onun yüzü, parlak yıldız gibidir.(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal") Güzel yüzlüdür. Yüzünün nurları ona azamet verir. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar") ... Yüzünde parlak yıldız gibi bir renk vardır... (Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar, Sf. 12) Allah, Hz. Yusuf'un güzelliğini şu şekilde haber vermektedir: ... (Yusuf'a da:) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler... (Yusuf Suresi, 31) SİYAH SAÇLIDIR Yüzünün nuru başına ve saçlarının siyahına kadar yükselir. (Mehdilik ve İmamiye, sf. 153/İkdüd Dürer'den) Siyah saçlıdır. Siyah sakallıdır. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar") Yüzünün nuru, saçının, sakalının ve başının siyahlığı üzerine gün gibi parlar ve ona yücelik verir. (Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal") YÜZÜNDE BEN OLMASI Hz. Mehdi (a.s.) gür sakallı, ön dişleri parlak, yüzü benli, açık alınlıdır. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebu Bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar") Yüzünde bir ben bulunacaktır."(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 41) OMUZUNDA PEYGAMBER (SAV)'İN ALAMETİ VARDIR Mehdi'nin omuzunda Peygamber Efendimiz (sav)'deki alamet bulunacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 41) Omuzunda Peygamber (sav)'in alameti vardır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, sf. 165; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 23) Omuzunda Peygamber (sav)'in nişanı vardır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, sf. 163) Hadis-i şeriflerden anlaşılacağı üzere Hz. Mehdi (a.s.)'nin iki omuzu arasında Hz. Muhammed (sav)'de olduğu gibi açık bir işaret olan "Peygamberimiz (sav)'in alameti" olacaktır. Peygamberimiz (sav)'in alameti, İslami kaynaklarda şu şekilde bildirilmektedir: Ebu Saib b. Yezid'den rivayet edilmiştir: "Gözüm Peygamberimiz (sav)'in iki omuzu arasındaki mühüre ilişti." (Sünen-i Tirmizi, 6/126) RENGİ Hz. Mehdi (a.s.)'nin rengi arabi... (İbn Hacer El Mekki; "El-Kavlü'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar", sf. 15-75) Not: Arap ırkının ten rengi kırmızıyla karışık beyazdır. Hz. Peygamber (sav)'in ten rengi de kırmızıya çalan beyaz renkti. Fakat, teninin görünen kısımları güneş, rüzgar gibi etkenlerle esmere çalıyordu. Rivayetlerden Hz. Mehdi (a.s.)'nin de Peygamber Efendimiz (sav)'le aynı renkte olacağı anlaşılmaktadır. Bir rivayette Resulullah (sav)'ın ten rengi şöyle tarif edilmektedir: Enes b. Malik, Peygamber (sav)'in rengi hakkında şöyle dedi: Beyaz idi. Fakat beyazı esmere çalıyordu. (İbni Kesir, Şemail'ür- Resul, sf. 28) Esmerden maksat bembeyaz olmayıp az kırmızılığı ispat etmektir. Çünkü Resul-ü Ekrem Hazretleri'nin rengi, hamamdan henüz yeni çıkmış ve kendisine kızıllık gelmiş olan bir beyaz kimsenin o andaki rengi gibidir. Yani Resul-ü Ekrem Hazretleri'nin mübarek rengi, kırmızı ile karışık nurani beyaz idi. (İbni Kesir, Şemail'ür- Resul, sf. 28) GENEL GÖRÜNÜMÜ Hz. Mehdi (a.s.)'nin boyu, posu sanki Beni İsrail ricalindedir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 36-29) Cismi, İsrail cismidir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 24) Mehdi sanki Beni İsrail'den bir şahısdır. (Tavrı onlara benzer yani heybetli ve akıllı) (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 23-30) Hz. Mehdi (a.s.)'nin bedeni İsraili'dir. Hz. Mehdi (a.s.), sanki Beni İsrail ricalindendir (önde gelenlerindendir). (İbn Hacer El Mekki) (Dış görünüşü) sanki İsrailoğullarından bir insana benzemektedir. (Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal") Sanki o, İsrailoğullarından bir insan gibidir. (Nuaym b. Hammad, vr. 52a; Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar") BOYU Hz. Mehdi (a.s.), orta boylu olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 41) Mehdi'nin adı Muhammed b. Abdullah'tır. O, orta boylu... (Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar, sf. 11) Peygamber Efendimiz (sav)'in de aynı boyda olduğunu rivayetlerden öğrenmekteyiz: Enes B. Malik rivayetlerde buyurdu ki: Resulullah (sav) orta boylu idi. Bilindiği gibi hadiste geçen "Rab'a" kelimesi normal ve orta boylu demektir. Fakat normal boy için uzun olan şahsa göre bir sınır vardır. Çünkü boyun sahibi kendi karışı ile yedi karış kadar olan boya normal boy denilir. (Tirmizi, Şemail-i Şerif, sf. 15) GENİŞ VÜCUDLU OLMASI İri gövdeli... (Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal") O ... heybetli bir şahısdır. (İkdüd dürer) Karnı büyük, iki uyluk arası açık... (Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar, sf. 13) İki uyluk arası açık... (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar") Alnı geniştir. (Hadis, Hz. Mehdi (a.s.)'nin başının da büyük olacağına işaret etmektedir.) (Ali Bin Hüsamettin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler - Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, sf. 22) Hz. Mehdi (a.s.), Hz. Hasan'ın soyundandır. Bacakları aralıklıdır. (Ali Bin Hüsamettin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler - Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, sf. 22) KARNININ GENİŞ OLMASI ...Karnı büyük, iki uyruk arası açık... (Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar, s. 13) UYLUKLARI UZUNDUR Uylukları uzundur, rengi Arap rengidir. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 162-163) YÜRÜYÜŞÜ Bir özelliği de yürürken uyluklarının açık ve birbirinden uzak olmasıdır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 32) YAŞI Hadislerde belirtilen Hz. Mehdi (a.s.)'nin gönderildiği yaşlardan kasıt, onun vazifeye başlayacağı, insanların kendisini tanıyacakları ve faaliyetini görüp izleyecekleri yaşlardır. Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir... Hz. Mehdi (a.s.) benim evlatlarımdandır. 40 yaşlarındadır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41) 40 yaşındadır. Diğer bir rivayete göre 30 ile 40 yaşındadır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, sf. 16) Hz. Mehdi (a.s.) benim neslimdendir. O 40 yaşındadır. Sanki yüzü parlak bir yıldızdır... (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar") SAKALI Sakalı bol ve sık olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23) Sakalı sıktır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 163) BURNU GÜZELDİR Onun alnı geniş, burnu ise ince olacaktır. (Tırmizi, Büyük Hadis Külliyatı, Rudani 5.Cilt, sf. 365) ...Küçük burunlu... (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, "Kıyamet Alametleri" Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan, sf. 163) ...İnce burunludur. (Ahmed, b. Hanbel II-291, III-17) (Süneni Ebu Davud Terceme ve şerhi cilt. 14, Şail yayıncılık, K. el-Mehdi (35), s. 404) KAŞLARI VE GÖZLERİ Küçük burunlu, iri gözlü.... (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, "Kıyamet Alametleri" Naim Erdoğan, sf. 163) Kaşı kavislidir. (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, "Kıyamet Alametleri" Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan, sf. 163) Araları açık... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 41) Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'nin kaşlarının aralarının açık olmasıyla, gözü ve kaşı arasında mesafenin geniş olduğu ifade edilmektedir. DİŞLERİNİN GÜZELLİĞİ VE PARLAKLIĞI Dişleri parlak olacaktır. (Nuaym b. Hammad, vr. 52a; El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 41) Hz. Mehdi (a.s.), gür sakallı, ön dişleri parlak... (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar") HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN HİCRİ 1400'DE ZUHUR EDECEĞİ AÇIKÇA BİLDİRİLMİŞTİR 1. Bediüzzaman, Hz. Mehdi (a.v.s?;nin Hicri 1400'lü yıllarda görev yapacağını; İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ ifadesiyle bildirmektedir. (Sözler, s. 318)1 2. Peygamberimiz (s.a.v.)den rivayet edilen bir hadiste İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi (a.s.)'nin yanında toplanacaklardır. ifadesiyle Hz. Mehdi (a.s.)nin Hicri 1400e zuhur edeceği haber verilmiştir. (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)2 3. Bediüzzaman Hz. Mehdi (a.s.)nin KENDİNDEN BIR ASIR SONRA geleceğini BUNDAN BİR ASIR SONRA ZULÜMATI DAĞITACAK ZATLAR İSE, HAZRET-İ MEHDİ (A.S.)'NİN ŞAKİRTLERİ (TALEBELERİ) OLABİLİR ifadesiyle haber vermiştir. (Şualar, s. 605)3 4. Bediüzzaman Hz. Mehdi (a.s.)nin beklendiğini ve kendinden bir asır sonra gelecek bir zat olduğunu HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT8230 ifadesiyle bildirmiştir. (Kastamonu Lahikası, s. 57)4 5. Her 100 senede bir Allahın bir müceddid yani dini canlandırıp yenileyen birini göndermesi ve Hicri 1400ün müceddidinin Hz. Mehdi (a.s.) olduğu Sünen-i Ebu DavuddGerçekten Aziz ve Celil olan Allah HER YÜZ SENENİN BAŞINDA şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir.(Sünen-I Ebu Davud, 5/100) ifadesiyle, Mektubat-I Rabbani&deHER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR MÜCEDDİD GELECEK ve şeriatı ihya edecektir (canlandıracaktır). (Mektubat-ı Rabbani, 1/520) ifadesiyle, Üstad Said Nursinin Barla Lahikasında; "HER YÜZ SENEDE BİR, CENAB-I HAK BİR MÜCEDDİD-İ DİN (DİNİ YENİLEYEN) GÖNDERİYOR..." (Barla Lahikası, s. 119) ifadesiyle açıkça belirtilmiştir.5 6. Büyük İslam alimi İmam Rabbani, Hz. Mehdi (a.s.)nin Peygamberimiz (s.a.v.)den 1000 sene geçtikten sonra Hicri 2000 içinde geleceğini; Kuran hükümlerinin kuvvetlendirilmesi, milleti yenilemesi bu İKİNCİ BİNDEDİR. Hz. İsa'nın (a.s.) HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN BU BİN İÇİNDE VAROLUŞLARIDIR. (Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 611), ve ARADAN BİN SENE GEÇTİKTEN SONRA, HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN GELİŞİ DE BUNUN İÇİNDİR(Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 440)6 açıklamalarıyla ifade etmiştir. 7. Üstad Hicri 1327de Şamda Emevi Camiinde verdiği hutbesinde ise;YETMİŞ BİRDE FECR-İ SADIK (tan yerinin ağarması, Güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti) BAŞLADI veya başlayacak. Eğer bu, fecr-i kazib (sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık) de olsa, OTUZ KIRK SENE SONRA FECR-İ SADIK (fecr-i kazibden sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma) ÇIKACAK.(Hutbe-i Şamiye, s. 23)7 ifadesiyle Hicri 1400e işaret etmiş ve Fecr-i Sadıkın çıkacağı tarihi vermiştir. Bediüzzaman'a göre fecr-i sadık'ın çıkacağı yıllar: 1371 + 30 = 1401 = 1981 1371 + 40 = 1411 = 1991 Bediüzzamanın bu izahına göre; Hakkın karşısında batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının 1981-1991 yıllarında, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir.