Bediüzzaman Mehdi midir?
Değerli Kardeşimiz;
Mehdi ile ilgili bazı noktalar iyi bilinirse, bu konuda gelen rivayetler ve yapılan yorumlar daha iyi anlaşılır diye düşünüyoruz. Şöyle ki:
- Mehdi meselesi akideye dahil değildir. Yani, bazı ehl-i iman mehdiyi inkâr etse dinden çıkmış olmaz, onun feyzinden mahrum kalır, hizmetinden istifade edememiş olur.
- Mehdiyi şahıs olarak belirlemek zordur. Hemen her hizip, kendi üstadını veya şeyhini mehdi görme temayülündedir.
- Mehdi olmak ayrı, kendini mehdi zannetmek ayrıdır. Nitekim zaman zaman bazı meczuplar çıkmakta ve kendilerini mehdi veya Hz. İsa olarak takdim etmektedirler. Halbuki mehdi kendisinin mehdiliğine değil, İslam'a davet eder. Bir peygamber "Ben Allah'ın elçisiyim, bana tabi olun." der. Ama mehdi, "Ben mehdiyim, bana uyun, yoksa küfre düşersiniz." diyemez.
- Her asır, ehl-i imanı ümitsizlikten kurtaracak bir mehdi manasına muhtaçtır. Yani, mehdi manasından her asrın bir çeşit hissesi vardır.
- Bediüzzaman Said Nursi, mehdi konusunda çok kıymetli bilgiler verir. Bunların en mühimlerinden biri şudur (mealen):
Bu zaman şahıs zamanı değildir. Eski zamanda bazı harika şahıslar çıkmışlar, kıymettar hizmetlere vesile olmuşlar. Ama bu zamanda küfür şahs-ı manevi olarak hücum etmektedir. Bu hücuma karşı en büyük ferdi mukavemet başarısız kalmaya mahkumdur. Onun için bu külli hücuma mukabil bir şahs-ı manevi çıkarmak gerekir.
- Bediüzzaman, mehdiyetin üç merhalesinden söz eder:
1. İman,
2. Hayat,
3. Şeriat.
Risale-i Nur, temelde iman hizmeti görmekle beraber, diğer iki merhalenin de öncülüğünü yaptığını söyleyebiliriz. Hz. Peygamber (asm) İslam davasının temelinde yer almış, sonraki İslami hizmetlerin de temelini atmıştır. Benzeri bir durumun mehdiyyette olmasına bir engel söz konusu değildir. Yani iman hizmeti diğer iki hizmet alanını etkileyecektir. Bununla beraber, hayatın geniş dairelerinde hizmet edilirken sıra dışı bazı harika fertlerin eliyle bu hizmetlerin ifa edilmesi medar-ı bahs olabilir.
"Melikin atıyyelerini ancak matıyyeleri taşır."
Bu kutsi hizmetlerin icrasında elbette bir kısım maneviyat erleri istihdam edilecektir.
"Her ormanın kendine göre arslanları olduğu gibi, her meydanın da ona münasip erleri vardır."
- "Mehdi kimdir? Ne zaman gelecektir?" gibi sorular, bazen insanı asıl vazifelerinden alıkoyabilmektedir. Bunun yerine doğrudan aktif hizmetle meşguliyet tercih edilmelidir. Hele hele mehdiyyet konusunu tartışma alanına sokmaktan kaçınılmalıdır.
Nakledildiğine göre, Said Nursi sürgünde iken saf gönüllü bir zat,
"Efendim, üzülmeyin. Mehdi gelecek, her şeyi düzeltecek" der.
Said Nursi, şu anlamlı mukabelede bulunur:
"Mehdi geldiğinde seni vazife başında bulsun!.."
İlave bilgi için tıklayınız:
- Bediüzzaman Hazretleri Mehdi mi?
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Üstadın mehdi olduğu açık, fakat Üstad neden bazı risalelerde ben mehdi değilim, veya ben Peygamberin soyundan gelip gelmediğimi bilmiyorum diyor. Hayırlı akşamlar.
Cevap için tıklayınız: Bediüzzaman'ın Seyyidliği ile İlgili İfadeleri...
Yorumlarınızı okudum Allah hepinizden razı olsun çok istiifade ettim; ama karıştırdığınız bir nokta var ki, Hz İsa ile Hz. Mehdiyi aynı şahıs olarak algılayan kişiler var. Hepiniz de çok iyi biliyorsunuz ki Hz İsa babasız doğmuştur, anneside Hz Meryem dir. Üstad hz lerinin babası da Mirza Efendidir. Yani Mesih ile Mehdi birbirinden farklı zatlar olduğu gayet aşikardır.
Küfür ve dalaletin at koşturduğu, tarikatların yasaklandığı, Allah diyenlere idam sehpasının gösterildiği, iskilipli atıf hoca gibi yüzlerce alimin sudan bahanelerle asıldığı, dinin sahipsiz kaldığı bir dönemde, sarık ve cübbesi ile mahkeme koridorlarında hak ve hakikatı haykıran ve yazdığı eserler ile milyonlarca insanın imanının kurtulmasına sebep olan ve halen eserlerinden yola çıkılarak dünya çapında hizmetler sergileyenlere ışık kaynağı olan bir alime mehdi diye hüsnü zan etmek neden tüylerinizi ürpertiyor, anlayamadık.
Hangi kaynakta, birine mehdidir dense tüyleriniz dikenleşsin diye bir malumat vardır. Beş kuruşluk insanların arkasına takılıp ve onları kendilerine model kabul ederek cehenneme doğru gidenlerin durumuna tüylerimiz kıpırdanmaz ve titremez iken, büyük bir alime hüsnü zan ederek ve dinen hiç bir sakıncası olmayan bir makam vererek, bağlılığını bu sayede daha da kuvvetlendirerek, islama hizmet etmeye çalışmak tüylerinizi ürpertmesin, zira ürpermesi gereken onca hadiseler yaşanıyor.
Tarihte, mehdidir diye hüsnü zan edilen yüzlerce alim gelip geçmiştir. O dönemlerde yaşanyanların da tüyleri ürpermişse, mehdilik ürtperti demektir. halbuki biz mehdiyi, insanları sakinleştirmek için geleceğini düşünüyorduk.
Birine, mehdidir demenin dindeki yerinin ne olduğunu bilmeyen ve istikbale ait hadislerin tümünün müteşabih olduğunun varkında olmayan, her hadis olduğu gibi çıkar ise, imtihan sırrının zedeleceğinin farkında olmayan bir kardeşimizin tüyleri ürperiyorsa, daha fazla kaynak araştırmasını tavsiye eseriz.
Bir de sizin: hadislerde, mehdinin insan olacağı bildirilmektedir, ifadeniz yer almaktadır.
Evet, mehdi insan olacaktır ve onun kim olduğunu ise ancak insanlar anlayacaktır.
sevgili kardeşlerim..acizane bende fikrimi söliyeyim.üstadımız büyük mehdidir. yalnız siyasi zat, 2. mehdi olup üstada tabi olarak görev yapacaktır.2 ve 3. vazifeler o zat ve şahsı manevi ile yapılır.esasen mehdi bir şahs- ımanevidir.ama üstad temsil ettiği için aynı zamanda o da mehdidir.3 vazife bu cemaat tarafından yapılacak.ahirzamanın hakimi risale-i nur ve üstaddır.
Sorunuzu bulamadık, tekrar göndermenizi rica ederiz.
Ahmet feyzi kul abinin yazdığı ve Üstadın tastik ederek Tılsımlar Mecumasında neşrettiği "Maidetül Kuran ve Hazinetül Bürhan" adlı kitabı okumayı kardeşlerime tavsiye ediyorum... slm ve dua ile
"sevigli prens kardeşim sikke-i tasdikı gayb okuduğunuzda ve lahikaları okuduğıunuz da üstad cihad aleminnin siyaset aleminin ,diyanet aleminin mehdilerinden bahseder" __ Diye yazan muhtereme.. Tamam işte, şahs-ı mânevi olan Risale-i Nur Mehdi-i Âzamının, o vazifeleri yaptığı ve yapacağı zaten âyandır..Kim Risale-i Nur'dan daha tiryak ölçüler verebilmiş ki o 3 âleme? Pişdar veya dümdar meselesi gene aynı izah ile bulunabilir.. "O adam, adam değil Risale-i Nur'dur." ise, pişdar veya dümdar şahs-ı manevi ve Üstadımızdır zaten.. Kıyamete kaç kala, Mehdi aramaya çıkan, evdeki bulgurdan da olur..
Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Sayfa 11) aynen aşağıya alıyorum: Ümmetin beklediği, âhirzamanda gelecek zâtın üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymettarı olan iman-ı tahkikîyi neşir ve ehl-i imanı dalâletten kurtarmak cihetiyle, o en ehemmiyetli vazifeyi aynen bitemâmihâ Risale-i Nurda görmüşler. İmam-ı Ali ve Gavs-ı âzam ve Osman-ı Hâlidî gibi zatlar, bu nokta içindir ki, o gelecek zatın makamını Risale-i Nurun şahs-ı mânevîsinde keşfen görmüşler gibi işaret etmişler. Bazan da o şahs-ı mânevîyi bir hâdimine vermişler, o hâdime mültefitane bakmışlar. Bu hakikatten anlaşılıyor ki, sonra gelecek o mübarek zat, Risale-i Nuru bir programı olarak neşir ve tatbik edecek. O zatın ikinci vazifesi, şeriatı icra ve tatbik etmektedir. Birinci vazife, maddî kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlâs ve sadakatle olduğu halde, bu ikinci vazife gayet büyük maddî bir kuvvet ve hakimiyet lâzım ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin. O zatın üçüncü vazifesi, hilâfet-i İslâmiyeyi ittihad-ı İslâma bina ederek, İsevî ruhanîleriyle ittifak edip din-i İslâma hizmet etmektir. Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakârlarla tatbik edilebilir. Birinci vazife, o iki vazifeden üç-dört derece daha ziyade kıymettardır. Fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şaşaalı bir tarzda olduğundan, umumun ve avâmın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar. İşte o has Nurcular ve bir kısmı evliya olan o kardeşlerimizin tâbire ve tevile muhtaç fikirlerini ortaya atmak, ehl-i dünyayı ve ehl-i siyaseti telâşe verir ve vermiş; hücumlarına vesile olur. Çünkü, birinci vazifenin hakikatini ve kıymetini göremiyorlar; öteki cihetlere hamlederler. ------ Beklenen şahsın 3 vazifesi: 1- İman-ı tahkikîyi neşir ve ehl-i imanı dalâletten kurtarmak => Bu vazifeyi Risale-i Nur tam anlamıyla yapıyor. 2-Şeriatı icra ve tatbik etmek => Yukarıda da belirtildiği gibi gayet büyük maddî bir kuvvet ve hakimiyet lâzım ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin. 3- Hilâfet-i İslâmiyeyi ittihad-ı İslâma bina ederek, İsevî ruhanîleriyle ittifak edip din-i İslâma hizmet etmek => Yukarıda belirtildiği gibi bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakârlarla tatbik edilebilir. Kısacası Mehdi Bediüzzamandır, 2. ve 3. vazifeler bir tek kişinin yapabileceği vaziferler (hatta 3. vazife için "milyonlar fedakârlar" lazım) olmadığı için o vazifeleri de Bediüzzaman'ın Talebeleri (Nur Talebeleri) yapacaktır. Selam ve Dua ile...