Risale-i Nur Mehdi midir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Mehdi" ile alakalı bazı noktalar iyi bilinirse, bu konuda gelen rivayetler ve yapılan teviller daha iyi anlaşılır diye düşünüyoruz. Şöyle ki:

- Mehdi meselesi akideye dâhil değildir. Yani, mehdiyi kabul etmeyen kişi dinden çıkmış olmaz, ama onun feyzinden mahrum kalır, hizmetinden istifade edememiş olur.

- Mehdiyi şahıs olarak tayin ve tesbit etmek zordur. Hemen her hizip ve her cemaat kendi üstadını veya şeyhini mehdi görme temayülündedir.

- Mehdi olmak ayrı, kendini mehdi zannetmek ayrıdır. Nitekim zaman zaman bazı meczuplar çıkmakta ve kendilerini mehdi veya İsa olarak takdim etmektedirler. Hâlbuki mehdi kendisinin mehdiliğine değil, İslam'a davet eder. Bir peygamber, "Ben Allah'ın elçisiyim, bana tabi olun." der; ama mehdi, "Ben mehdiyim, bana uyun, yoksa küfre düşersiniz." diyemez.

- Her asır, ehl-i imanı ümitsizlikten kurtaracak bir mehdi manasına muhtaçtır. Yani mehdi manasından her asrın bir çeşit hissesi vardır.

- Bediüzzaman, mehdiyetin üç merhalesinden söz eder:

1. İman,
2. Hayat,
3. Şeriat.

Risale-i Nur, temelde iman hizmeti görmekle beraber, diğer iki merhalenin de rehberliğini yaptığını söyleyebiliriz. Hz. Peygamber (asm) İslam davasının temelinde yer almış, sonraki İslamî hizmetlerin de temelini atmıştır. Benzeri bir durumun mehdiyyette olmasına bir mâni söz konusu değildir. Yani iman hizmeti diğer iki hizmet sahasına da tesir edecektir.

Bununla beraber, hayatın geniş dairelerinde hizmet edilirken sıra dışı bazı harika fertlerin eliyle bu hizmetlerin ifa edilmesi medar-ı bahs olabilir. "Melikin atıyyelerini ancak matıyyeleri taşır." Bu kudsî hizmetlerin icrasında elbette bir kısım maneviyat erleri istihdam edilecektir. "Her ormanın kendine göre arslanları olduğu gibi, her meydanın da ona münasip erleri vardır."

- "Mehdi kimdir? Ne zaman gelecektir?" gibi sualler, bazan insanı asıl vazifelerinden alıkoyabilmektedir. Bunun yerine doğrudan hizmetle meşgul olunmalıdır, mehdiyyet meselesini tartışma konusu yapmaktan kaçınılmalıdır.

Nakledildiğine göre, Üstad Hazretleri sürgünde iken iyi niyetli ve temiz kalpli bir zat ona; "Efendim, üzülmeyin. Mehdi gelecek, her şeyi düzeltecek." der. Üstad Hazretleri şöyle buyurur:

"Mehdi geldiğinde, seni vazife başında bulsun!.." (bk. Yrd. Doç. Dr. Şadi Eren, Kur'ân ve Hadis Işığında Gaybdan Haberler, Yeni Asya Yayınları, İstanbul-1996, s. 96)

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 21.736
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Ziyaretçi (doğrulanmadı)
Soruma cevap alamadım.Hz.Mehdi hakkında bilgi istememiştim."Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Kısmı ve Üçüncü Zeylin Nihayetidir > ( 132 )"de Küçük Ali'nin açıkça "meğer asırlardır beklenen zat Risale-i Nur imiş." diye ifade ettiği gibi neden siz de -eğer buna inanıyorsanız- açıkça "Bize göre Hz.Mehdi Risale-i Nur'dur."vb.ifadeler kullanmıyorsunuz da kaçamak cevap veriyorsunuz? Eğer böyleyse lütfen cevap olarak "evet biz böyle inanıyoruz" deyin,çünkü yukarıdaki satırlardan böyle bir sonuç çıkmıyor,ama yine sizde bulunan bir yazıda ise bu cevabı vermenizi gerektirecek ifadeler var. Kendinizle çelişmiyorsanız bu soruya kaçamak değil doğrudan cevap vermenizi rica ediyorum.Ayrıca bu doğruysa tüm talebeler buna mı inanır yani buna inanmayan Hz.Mehdi'yi tanımamış ve dolayısıyla onun feyzinden mahrum mu kalmış olur?
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Mehmet Selim)

Şayet Risaleleri okuyan ve mütalaa imkanı bulan bir müdakkik kişi iseniz, o zaman şunu da anlayabilirsiniz.
Şöyle ki: Risale-i Nurlarda Mehdi ile alakalı konuarın işlendiği hiçbir yerde Üstadımız açıkça ve adres göstererek Mehdi'yi belirtmiyor. Sadece vasıflarını izah ediyor.
Biz de Risalelerin yaptığı gibi yapıyorsak ve Hz. Mehdinin ismi ve adresinden ziyade vasıf ve özelliklerini ortaya koymaya çalışıyorsak, bunda tenkid edilecek bir hususun olmadığı kanaatini taşıyoruz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Ziyaretçi (doğrulanmadı)

selamün aleyküm ya kardeşim nur cemaatı kardeşlerime öyle çok kızıyorum ki deli oluyorum. müceddid deyip başka bi şey demiyorlar. ve o mübareği anlamıyorlar vallahide billahide anlamıyorlar. elbetteki müceddid biz onu inkar etmiyoruz.13.yüyılın müceddididir kendisi, HİCRİ: 1295 doğumlu askeri kayıtlara göre böyle 100 YIL sonra ne eder. 1295+100=1395 hicri, MİLADİ: 1975 e tekabül eder. 14.y.yılın müceddidi MEHDİ a.s olacağına göre daha hala said nursi hazretlerini ahir zaman mehdisi zannetmek iyi bi şey değil neden mehdi a.s gelince onu tanıyamamaktır. said nursi hazretleri ön MEHDİ yani hazırlayıcı olduğunu biliyorum ama maalesef sizler said nursi hazretlerini anlayamıyosunuz.said nursi hazretleri bikere nurcu değil idi nurculuk bir tarikat değil, said nursi hazretleri dört tarikatta seyri sülük etmiş ve nakşibendi tarikatın da imamı rabbani hz.lerinden kurana yönelmesi için ilham almış.müceddid olacaksın sen seyri sülüğü tamamladın demiş. kuranın delillerini allahın varlığının delillerini zamanın ateistlerine hristiyanlarına dünyaya muhteşem bir şekilde açıklamış.çoğunun iman etmesine vesile olmuş mübarek ama bu güzelliğe tepeden inme gelmemiş. tarikatlarda seyri sülük etmiş. Mehdi a.s nin bile velayeti nakşi tarikatından alıp nakşi halkasını tamamlaması imamı rabbani hz.lerinin 32. 151. mektublarında yazıyor nurcular tarikata neden karşı,said nursi hazretleri. zaman tarikat zamanı değil demesi nedendir.düşündünüzmü? iman kurtarma zamanı demesi doğru çünkü millettin imanı zayıf tarikatı nasıl kabüllensin tarikata girmek için imana ihtiyaç vardır.iman olmazsa tarikata nasıl girsin insan ve bizler zaten allaha kitabına meleklerine peygamberlerine peygamberimize delilsiz iman etmişiz. bizim tarikata ihtiyacımız var. ihtiyaç görmeyen zaten cevizin kabuğu ile uğraşanlardır. özüne inememiş cevizi kıramamış insanlar imanı delil araya dursunlar.selemün aleyküm. ve ayrıca iskender evrenesoğlunun saçmalıklarına ne kadar zavallı cahil insanlar uyuyor.hayret evrenesoğluna inananları allah ıslah etsin etmezse yazıklar olsun insanlara kokuşmuş cin şeytan işlerini empoze etmesinler. ey ahmaklar hiçmi göz burun yok sizlerde hiç mi keşfiniz açık değil nasıl açık olsun kiyazıklar olsun.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (editor)

Altına yorum yaptığınız sorunun cevabında Bediüzzamanın mehdiliğiyle ilgili hiç bir iddia olmadığı ve tarafsız bir yorum yapıldığı gayet aşikâr iken, sizlerin bir cemaati toptan, bilgisizlikle -yeminler basarak- suçlamanızı, mensubu olduğunuzu ifadelerinizden anladığımız bir şahs-ı maneviyeye yakıştıramadık.
Kaldı ki, sizlerin de iki de bir İmam Rabbani hazretlerine dikkatleri çektiğiniz gibi, herkesin kendi mürşidini yüceltmesinin ve büyük görmesinin dinen hiç bir sakıncası yoktur.
Mehdilik konusu, imanın şartlarından değildir. Bir kanaat meselesidir. Hiç kimsenin bu kanaatinden dolayı yargılnmaması gerektiğini biliyoruz. Rabbimiz dahi ruz-i mahşerde "sen niye şuna mehdi dedin" şeklinde yargılamayacağını dinimiz bize öğretmektedir. Sonra, hususen tarikatlarda mürşide olan hüsn-ü zan nisbetinde istifadenin de artacağı genel bir kaidedir.
Bir diğer husus, kendi cemaatimizi veya tarikatımızı nazara verirken başkalarını rencide edici ifadelerden uzak durmak icab eder. "siz veya başkaları kabukla uğraşıyor, biz lüble uğraşıyoruz" gibi ifadeler ehl-i hakikatin kullanacağı ifadeler olmasa gerek. Zira Lüb ile uğraşanlar, işin hakikatine varmış olanlardır ki, herkese şefkatle, mülayemetle yaklaşırlar. İnsanların kusurları için sabahlara kadar inler, ağlarlar. "Allah'ım herkesin gözünü hakikata aç" derler.
Hastaya niçin hastasın demezler; ellerinden gelir ise tedavi ederler, gelmez ise dua ederler.
Sizin "daha, hala Said Nursi hazretlerini ahir zaman mehdisi zannetmek iyi bir şey değil" gibi ifadeleriniz. hakikat değildir. Zira yukarıda da ifade edildiği gibi, böyle bir zannın dinen hiç bir sakıncası yoktur. Sizce bir sakıncası var ise ona karışamayız.
"Said Nursi hazretleri dört tarikatta seyri sülük etmiş" ifadelerinin kaynağını gösterseydiniz daha makbule geçerdi. Biz böyle bir şey bilmiyoruz.
Denebilir ki, bu ifadeler doğru olmuş olsa ne olur? Hiç bir şey olmaz. Daha da güzel olur. Ancak, güzel olur diye gerçek dışı bilgi veremeyiz. Kulaktan dolma bilgilerle hareket etmek, "Her duyduğunuzu söylemek sizin için günah olarak yeter" prensibince kaçınmak icab eder kanaatindeyiz. Makam ve kimlik değil, hizmete bakmak ölçü olmalıdır.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
MUTLU DEK
çok yerinde,kelimeler seçilerek,tam bir nur talebesine yakışır bir ifade tarzı ile cevap vermişsiniz.Sizleri tebrik ederim ve başarılarınızın devamını dilerim.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
aciz ferd

Zaman tarikat zamanı değil. Bit'alar mani oluyor dedim, Hülasa on iki tarikatın hülasası olan risale-inur dairesine bütün tariklerin girmesi elzemdir...--Deniliyorki:''MademRisale-i Nur hem kerametlidir,hem tarikatlardan ziyade iman hakikatlarının inkişafında terakki veriyor ve sadıkşakirtleri kısmenbir cihette velayet derecesindeler.Neden evliyalar gibi manevi zevkler ve keşfiyatlara ve maddi kerametlere mazhariyetleri görülmüyor;hem onun talebeleri de öyle şeyler aramıyorlar? Bunun hikmeti nedir? El cevap: Evvela:Sebebi,sırrı ihlastır.Çünki;dünyada,muvakkat zevkler,kerametler tam nefsini mağlup etmeyen insanlara bir maksat olup,uhrevi ameline bir sebeb teşkil eder,ihlas kırılır.Çünki,amel-i uhrevi ile dünyevi maksatlar,zevkler aranılmaz;aranılsa,sırrı ihlası bozar. Saniyyen:Kerametler,keşfiyatlar,tarikatta sülük eden ami ve yalnız imani taklidi bulunan ve tahkik derecesine girmeyenlere,bazan zaif olanları takviye ve vesveseli şüphelilere kanaat vermek içindir.Halbuki Risale-i Nur'un,imani hakikatlarına gösterdiği hüccetler,hiçbir cihette vesveselere meydan vermedigi gibi;kanaat vermek cihetinde kerametlere,keşfiyatlara hiç ihtiyaç bırakmıyor.Onun verdiği iman-i tahkiki,keşfiyat, zevkler ve kerametlerin çok fevkinde olmasından,hakiki şakirtleri,öyle keramet gibi şeyleri aramıyorlar.Salisen:Risale-i Nur'un bir esası,kusrunu bilmekle mahviyetkarane yalnız rıza-yı İlahi için rekabetsiz hizmet etmektir.Halbuki keramet sahipleri ve keşfiyattan zevklenen ehl-i tarikatın mabeynindeki ihtilaf ve bir nevi rekabet,ve bu enaniyet zamanında,ehl-i gafletin nazarında,onlara su-i zan edip,o mübarek zatları,benlik ve enaniyetle ittiham etmeleri gösteriyor ki;Risale-i Nur'un şakirtleri, şahsı için keramet ve keşfiyatlar istememek;peşinde koşmamak lazım ve elzemdir.Hem onun mesleğinde şahsa ehemmiyet verilmiyor.Şirket-i maneviye ve kardeşler birbirinde tefani noktasında Risale-i Nur'un mazhar olduğu binler keramet-i ilmiye ve intişar-ı hizmetteki teshilat ve çalışanların maişetindeki bereket gibi ikramat-ı İlahiyye umuma kafi gelir;daha başka şahsi kemalat ve kerameti aramıyorlar....EMİRDAĞ LAHİKASI--- Hatta ilm-i mantıkta''Kaziye-i makbule tabir ettikleri;yani büyük zatların delilsiz sözlerini kabul etmektir.Mantıkça yakin ve kat'iyeti ifade etmiyor;belki zann-ı galible kanaat verir.İlm-i mantıkda;bürhan-ı yakini,hüsn-ü zanna ve makbul şahıslara bakmıyor,cerhedilmez delile bakar ki;bütün Risale-iNur hüccetleri,bu bürhan-ı yakini kısmındandır.Çünki:Ehl-i velayetin amel ve ibadet ve sulük ve riyazetle gördüğü hakikatlar ve perdeler arkasında müşahede ettikleri hakaik-ı İmaniye aynen onlar gibi Risale-i Nur;ibadet yerinde,ilim içinde hakikata bir yol açmış;sülük ve evrad yerinde,mantıki bürhanlarla ilmi hüccetler içide hakikat-ül hakaika yol açmış;ve ilmi tasavvuf ve tarikat yerinde,doğrudan doğruya ilm-i kelam içinde ve İlm-iAkide ve Usul-id-Din içinde bir velayet-i kübra yolunu açmış ki;bu asrın hakikat ve tarikat cereyanlarına galebe çalan felsefi dalaletlere galebe ediyor,meydandadır.Teşbihte hata olmasın,nasılki Kur'an gayet kuvvetli ve mantıki hakikatı,sair dinleri,felsefe-i tabiiyyenin savletinden ve galebesinden kurtarıp onlara bir nokta-i istinat oldu,taklidi ve aklın haricindeki usullerini de bir derece muhafaza etti.Aynen öyle de:Bu zamanda onun bir mu'cizesi ve Nuru olan Risale-i Nur dahi, felsefe-i maddiyeden gelen dehşetli dalalet-i ilmiyeye karşı,avam-ı ehl-i imanın,taklidi olan imanlarını,o dalalet-i ilmiyenin savletinden kurtarıp,umum ehl-i imana bir nokta-i istinad ve yakın ve uzaklarda olanlara dahi,zaptedilmez bir kal'a hükmüne geçmiştir ki;bu emsalsiz dehşetli dalaletler içinde,yine avam-ı mü'minin imanını,şübhelerden;ve İslamiyet'ini,hakikatsızlık vesveselerinden muhafaza ediyor...emirdağ lahikası.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
hbulen

PEYGAMBERİMİZ HZ FATIMAYA DEMİŞKİ <KIZIM KALK NAMAZINI KIL.BABAN PEYGAMBERDİR DİYE GÜVENME.>İKİ CİHANIN GÜNEŞİ BÖLE DEDİĞİNE GÖRE; BİZ ÜSTADIN MEHDİ OLMASI VEYA FARZ EDELİM OLMAMASI ŞEKLİNDE DÜŞÜNMEMİZ BİZİ ÖTEKİ TARAFTA KURTARMAZ KANAATİNDEYİM. RİSALELERİ ÇOK OKUYUP HAYATIMIZA SÜSLERSEK AŞKLA ZEVKLE İHLASLA HİZMET EDERSEK OZAMAN ÖTEKİ TARAFDA HEM HZ PEYGAMBERİMİZİN YANINDA HEMDE HZ MEHDİNİN YANINDA OLURUZ. BU SİTEYE EMEĞİ GEÇENLERDEN ALLAH RAZI OLSUN.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
berhim

risale-i nuru okuyupta bediüzzamanın mehdi-i azamlığından şüphe edenin tam anlamıyla risaleyi okuduğuna kanaatim yok....

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
fatih güloglu
allah razı olsun kardesim bizi bilgilendirdigin için
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
nnezih
editör kardeşimizinde ifade ettiği gibi -"Mehdi kimdir? Ne zaman gelecektir?" gibi sorular, bazan insanı asıl vazifelerinden alıkoyabilmektedir. Bunun yerine doğrudan aktif hizmetle meşguliyet tercih edilmelidir. Hele hele mehdiyyet konusunu tartışma alanına sokmaktan kaçınılmalıdır. Nakledildiğine göre, Said Nursi sürgünde iken saf gönüllü bir zat "efendim, üzülmeyin. Mehdi gelecek, her şeyi düzeltecek" der. Said Nursi, şu anlamlı mukabelede bulunur. demiştir.ve mukabeleyi söylememiş.acizene böyle biliyorum yanlışım varsa düzeltirsiniz. (mehdi geldiğinde seni vazife başında) bulsun
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
ebu-la-shey
kanaatimce, verilen tum sorularin cevaplari Risalelerde var, onyargisiz, su-i zansiz ve tam ihlasla Risaleleri okuyan biri kendinde bulunan tum shupheleri izale ede bilir, Allahin iznile.. Rabbim hepimize Risalelerden tam istifade etmemize nasip etsin...
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
XXXMYFAWORITEXXX
ALLAH IM RISALE I NUR ILE TANISTIGIM ICIN SANA SONSUZ HAMD OLSUN...
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
hakan_23el
editörler tarafından verilen cevaplara olumsuz da olsa yanlışta olsa eleştiri ve yorumda bulunan ve şu an ismi yerine silinmiş kullanıcı yazan kişiye ne olduğunu öğrenebilir miyim? yani onu siz mi sildiniz? yoksa kendisimi sistemden çıktı? eğer siz sildiyseniz neden sildiniz? yaptığı yorumlardan dolayımı, yoksa başka bir nedenden dolayımı? açıkcası ben biraz korktum. sizleri allah rızası için hiç görmediğim halde seviyorum ve dua ediyorum yaptığı yorumlardan dolayı sildiyseniz söyleyin de; biz yaptığımız yorumlara dikkat edelim sonra allah korusun beni de silerseniz çok üzülürüm. ayrıca mutlu dek adıyla yorum yapan kardeşime katılmıyorum bence cevap çok sert olmuş yani normal şartlarda kıyaslarsanız az bile diyebilirsiniz ama bir nur talebesine göre bakarsanız daha mukni ve şefkatkarane bir cevap verilebilirdi bence. hele hele silinmesinin nedeni bu konuşma tarzıysa bence bence tamamen yanlış olmuş. neolursunuz allah rızası için benide bu yorumlarımdan dolayı silmeyin sakın ben sizleri çok seviyor ve nöbetlerimde saatlerce okuyorum çok istifade ediyorum allah hepinizden razı olsun amin... allah sizden ebediyyen razı olsun amin...
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (m.ali)

Silinmiş kullanıcıların tarafımızdan silinmediğinden şüpheniz olmasın, üslubumuzun sert olduğu konusunda da uyardığınız için teşekkür ederiz..

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
hakan_23el

Ben sizlere teşekkür,eder dua, eder dualarınızı beklerim.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
k.toprak
Br arkadaşımız demişki nur cemaatı kardeşlerime öyle çok kızıyorum ki deli oluyorum. müceddid deyip başka bi şey demiyorlar. ve o mübareği anlamıyorlar vallahide billahide anlamıyorlar. ......... arkadaşın görüşüne göre Nur talebeleri Bediüzzaman hazretlerini anlamıyorlar milyonlarca talebe arkadaşa göre hata içerisinde. hem dışardan bir bakış açısıyla sathi olarak olaya yaklaşmak bilmem nederece doğru zaten yazıdada uslup hatası gözlemlenmekte direk tartışma havasına girilmiş . birde Risaleinur Üstadı Zaman iman zamanı dediği halde siz Tarikat metodunu olmazsa olmazlar arasına koyduğunuzda sevdiğiniz Bediüüzaman hazretleriyle bir tenakuza düşmüş oluyorsunuz oysaki Bediüzzaman hazretleri tarikat meyvadır buyuruyor bütün bütün ıskat etmiyor . özür dilerim ağabeylerimin ikna edici metodları arasına ufak düşüncelerimle giriyorum helal edin
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Ziyaretçi (doğrulanmadı)
Biri demiş ki: "Said nursi hazretleri dört tarikatta seyri sülük etmiş ve nakşibendi tarikatın da imamı rabbani hz.lerinden kurana yönelmesi için ilham almış." Hayır efendim, tarikat filan almamış Üstadımız r.a. Meşreb, meslek ile tarikat farklı şeylerdir.. "Üstadım, bilakis, Kadiri meşrebi ve Şazeli mesleği onda daha ziyade hükmediyor. " Sikke-i Tasdik-i Gaybi-16 "Ben üç-dört cihetle Nakşî iken, Kadirî meşrebi ve muhabbeti bende ihtiyarsız hükmediyordu. Fakat tarikatla iştigale ilmin meşguliyeti mâni oluyordu. " Lemalar | Sekizinci Lem´a | 49
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
SAİD SEHA
Tam bir risale i nur talebesi olarak cevap verilmiş Risale i nur u okumak yetmiyor anlamak anlamak için dua etmek ve böyle soruların cevbını risalelerde bulacağımızı bilelim
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
ebu-la-shey

Bence Risaleleri önyargısız, hakkı ile okuyan bir insanın ne Üstad Hazretlerinden, ne onun talebelerinden ve ne de hizmetden hiç bir şüphesi olmamalı, bir şüphesi varsa demek problem kendindedir....

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
iremnur
mehdiden çok kuranı esas alsak daha iyi olur çünkü mehdinin mehdiside kuran-ı kerimdir
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Ziyaretçi (doğrulanmadı)
"13.yüyılın müceddididir kendisi, HİCRİ: 1295 doğumlu askeri kayıtlara göre böyle 100 YIL sonra ne eder. 1295+100=1395 hicri, MİLADİ: 1975 e tekabül eder. 14.y.yılın müceddidi MEHDİ a.s olacağına göre daha hala said nursi hazretlerini ahir zaman mehdisi zannetmek iyi bi şey değil" Bu hesâbı yapan muhtereme: 13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başı aynı Zâtın r.a. hayatında yer alırsa, kaç asrın Müceddidi oluyor? Azıcık hesabdan anlayan matematiksel cevab yazabilir mi buraya? Ve tâbii, ilm-i cifirce, galibâne mücadeleden sonra, sûra üfrülmesine kadar başka Müceddide zaman kalmış mıdır? Not: Bu asır hesabını yaparken, Bediüzzaman'ın tevellüdü ile, Risale-i Nur'un telifini de ayırmak lazım..
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
şefkat
BEN DAHA ÖNCELERİ RİSALE-İ NURLARIN SADECE KENDİ ZAMA NINDA BİR NEVİ MEHDİYET GÖREVİNİ İFA ETTİĞİNİ BİLEN- LERDENDİM.AMA DÜN 'SORULAR LA İSLAMİYET' SİTESİNİN 'AHİR- ZAMAN' ADLI BÖLÜMÜNE GİRDİ- ĞİMDE MEHDİ İLE ALAKALI YAZILARIN RİSALE-İ NURLARA NE KADAR TETABUK İTTİĞİNİ, İSABET ETTİĞİNİ ANLADIM.VE ESKİ KANAATİMDEM VAZGEÇTİM EVET İFTİHARLA SÖYLEYEBİLİ- RİMKİ ÜSTAD MEHDİDİR.BEDİ- ÜZZAMAN RİSALE-İ NUR DEMEK- TİR.RİSALE,İ NURLAR KIYAMETE KADAR OKUNACAK ONDAN SONRA DA MÜCEDDİD GELMEYECEKTİR.İHVANLARDAN RİCAM O SİTEYE BAKARAK MEHDİ KONUSUNU ÖZELLİKLE DE MEHDİ NE ZAMAN GELECEK- TİR?,ÖZELLİKLERİ,ŞEMAİLİ HAKKINDAKİ VASIFLRINA BAKSINLAR.BANA HAK VERECEKLERDİR.RİSALE-İ NURLARIN KIYMETİNİ ŞİMDİ DAHA İYİ ANLIYORUM.ALLAH'IM ANLAMAYI NASİP ETSİN!
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
şefkat

SEVGİLİ CENNETASA KARDEŞİM BEDİÜZAMAN DEMEK RİSALE-İ NUR DEMEKTİR.BUNDAN DOLAYI MEHDİ İLE ALAKALI HADİSLERİN TEVİLİ UZMANLIK İSTEYEN BİR MESLEKTİR.BU TÜR HADİSLER MÜTEŞABİH HADİSLERDİR.TEVİLİ LAZIMDIR.MEHDİ BİR ŞAHIS DEĞİL BİR İLHAM ÜRÜNÜ KİTAP VEYA ŞAHS-I MANEVİ DE OLABİ- LİR.BÜYÜK MEHDİ İLE ALAKALI HADİSLER ÖNCEKİ MEHDİMİSAL- LERLE KARIŞTIRILMIŞTIR.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
rcanlar
kafam çok karıştı. ben hiç risale okumamış ama okumayı düşünen biri olarak soruyorum. lütfen 1. soruma evet yada hayır şeklinde NET cevap veriniz: 1-Nur cemaatine göre Bediüzzaman Hazretleri/risale-i nurlar Mehdi midi? Diğer sorum 2-Bediüzzaman Hazretlerinden sonra müceddit gelmeyeceğini nereden biliyorsunuz?
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (editor)

Mehdilik konusu sübjektif bir konudur. Herkesin farklı düşünmesi gayet normaldir. Herkes ihtimal verdiği şahıs için mehdidir diyebilir. Bunun hiç bir sakıncası yoktur. Gerçekten mehdi olduğu halde, birileri mehdi değildir derse, bunlara da bir mesuliyet yoktur. Peygambere iman etmek gibi değildir bu konu. Dolayısı ile her cemaatin kendi liderini mehdi gibi görmesini hoş karşılamak lazımdır. Bu konuda herkesi anlayışla karşılamak durumundayız. Kendi liderinin mehdi olarak gören kişileri daha bir ümitle hizmet ederler. Onların bu ümitleri kırmaya kalkışmanın zararı yoktur. Liderler velev mehdi olmasa da bunun yine faydası vardır. Mehdi olarak görmesi kişiye bir cesaret ve ümit vermekte, daha çok hizmet etmesine sebep olmaktadır. Bu nedenle kafaları karıştıracak bir durum söz konusu değildir. Biz kendimizle meşgul olalım. Ben ne kadar hizmet ediyorum. Ne gibi eksikliklerim vardır diyerek yola çıksak daha iyi olur diye düşünüyoruz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
rahmani
Arkadaşlar acizane bende bir yorumda bulunmak istiyorum.Bi kere Risale-i Nurda Mehdi ile ilgili bahislerin tamamını birleştirmek gerekiyor.Yanılmıyorsam 18 yerde geçiyor.Üstadımız mehdiyet cereyanının öncüsüdür.Emirdağ Lahikasında "Gerçi her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdi ve müceddid geliyor ve gelmiş. Fakat herbiri, üç vazifelerden(İman-hayat-Şeriat) birisini bir cihette yapması itibarıyla, ahir zamanın Büyük Mehdi unvanını almamışlar. "demekle Büyük mehdinin üç vazifeyi birden yapacağını bildiriyor.Ayrıca 29.Mektupta "Âhirzamanın en büyük fesadı zamanında, elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hâkim, hem mehdî, hem mürşid, hem kutb-u âzam olarak bir zât-ı nuranîyi gönderecek ve o zat da ehl-i beyt-i Nebevîden olacaktır" üstad mehdinin hakim olacağını söylüyor.Biz ise "Hakim değil mahkumuz"(E.L.) diyor.Bunlar gibi çok misaller var.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
1991
Mühim olan iman hakikatları ve bu hakikatların asrımızın fehmine uygun ispatıdır. Risale-i Nur tarikat berzahına girmeden veraset-i nübüvvet yoluyla bütün iman hakikatlarını ispat etmektedir. En muannid bir dinsizi de teslim-i silaha mecbur ediyor. Hazret-i Üstadın mehdi olup olmaması buna bir nakise veya fazlalık getirmez. Üstadı mehdi bilsek ona verdiğimiz kıymet belki pek azcık artacak ve onu adi, ami, basit birisi olarak görsek ona verdiğimiz kıymet hiç azalmayacak. Bunun için biz nur talebeleri üstadın beklenen mehdi olup olmadığını mütalaa etmek yerine risalelerdeki imani hakikatları okuruz imanımızın inkişafına çalışırız. Risaleleri dikkatle mütalaa eden zatlar görürler ki: İmanı kurtarmak herşeyin fevkindedir. hakiki ihlas ister ki bu çok hassas ve dünya harbinden ehemmiyetli bu hizmet için değil maddi makamlar, manevi makamların dahi terk edilmesi gerekir. Ta ki Nur hizmetine şahsi menfaat hissi karışmasın. Farz edelim ki hz. üstad bir mehdi; bu ne değiştirir ki gene aynı gayret aynı şevk aynı iman hizmetine devam. ve farz edelim ki üstad mehdi değilmiş. Gene bir şey değişmez aynı hizmet aynı şevk aynı ihlas ile hizmete gayret. Çünkü ihtiyaç değişmediği gibi Risalelerin ispat kuvveti de değişmiyor. Hülasa: En mühim vazife hizmettir. neticeleri Allaha havale etmek, maddi ve manevi makamları gaye etmemek gerektir.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
gulcıcek15647
yorum yapan kardaşlar.cevap veren cok kuvetli ve dağıtmadan cevap veriyor zaten. lütfen dağıtmayın.Allah hepimizi nurlara talebe yapsın
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
allame 87
üstad ahir zamanda başka zamanda ancak bir kaç hususi zatın vehbi olarak elde ettiği velayet-i kübra makamını umuma açmış asr-ı saadetten beri böle bi meslek yok ayrıca tarikattan maksat iman hakikatlarının inkişafıdır risale-i nur velayetten matlub olan dereceleri veriyor risaleler bizzat hakikattır yani bazı kardeşlerimizin dediği gibi tarikata çıkmaya vesile değildir amenna biz de ALLAH cc nın varlığına şüphemiz yoktur fakat bu taklidi imandır tahkiki iman ALLAH cc nin varlığını heryerde görmektir ve bu sarsılmaz bir imandır taklidi imanda bu dehşetli asırda dayanamaz acaba milyonlarca kişinin imanını tahkike çıkartan ve daha sı belki yuzlerce kişiyi velayet-i kübra makamına çıkaran bu bida zamanında tarikat mesleklerinin bu fırtanalara dayanamadığı bir zamanda bunu yapan bir zata mehdidir demek ne kadar yanlıştır açıkçası üstadı mehdi görmemek bana komik geliyor mehdi değilse mehdi gelince insanları ve talebelerini velayet-i kübradan daha büyük bir makama mı çıkaracak oysa biz velayet-i kübradan üstün bi makam bilmiyoruz bilenler sölesin lütfen selametle...
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
allame 87
ayrıca bu dünya darül hikmettir dar-ül kudret değil peygamber efendimiz s.a.v in bile 23 senede yaptığı devrimi onun aciz naciz ümmetinden hz mehdi r.a nasıl bir anda yapabilir üstad r.a en önemli görevi ifa etmiştir aslında bu yaptığı iman hizmeti bile çok büyük bir meseledir bir ömre sıkışması harkuladedir kaldı hayat ve şeriat daireleri bunları da risale-i nur un şahsı manevisi halldecektir inş
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
şefkat
Yorum Benim kanaatimce burada üstadımız, "o adam, adam değil, Risale-i Nur'dur" demekle, bu asrın ilacının Risale-i Nur olduğunu ve beklenilenin de Hz. Mehdi değil de Hz. Mehdi'nin bile yaralarına ilaç olan Risale-i Nur olması gerektiğine vurgu yapmak istemiştir. Risalelerden anladığım kadarıyla Risale-i Nur'un makamı Hz. Mehdi'den daha yüksektir, çünkü üstadımız Risale-i Nur'dan bahsederken ona 5. Halife nazarıyla bakabilirsiniz diyor. Yani Hz. Hasan'ın (r.a) makamı Hz. Mehdi'den ne kadar yüksekse, Risale-i Nur'da o derecede üstadımızdan yüksektir.(Risalede belirtilmiş olduğu gibi sahabe efendilerimizden sonra en yüksek makam Hz. Mehdi'ye aittir.) Zaten Kur'an'ın mucize-i maneviyesi olan Risale-i Nur baştada söylemiş olduğum gibi Hz.Mehdi'nin bile yaralarına ilaç olmuştur, ve Hz. Mehdi'yi kendine tabi olanlar içerisinde en yüksek makama Allah'ın izni ile çıkarmıştır. Tahminimce Risale-i Nurlar'da geçen o gelecek zat diye üstadımızın bahsettiği kişi de yine kendisi olmaktadır. Çünkü Risale-i Nurlar İkinci Said döneminin meyvesidir, ve orada Kur'an'ın mucize-i maneviyesi olan Risale-i Nur'un tercümanlığını yapan İkinci Saiddir. Üçüncü Said döneminde ise üstadımız Risale-i Nur'un yazılmasıyla uğraşmamış bizzat Risale-i Nur'u kendine program yapıp Allah'ın izni ile hizmetin altyapısını hazırlamış ve kurmuştur. Tıpkı Risale-i Nur'da geçen o gelecek zat diye bahsettiği kişinin yapacaklarını Üçüncü Said döneminde bizzat kendisi yapmıştır. Özetle benim kanaatim şudur ki Üstad Mehdi-i Azam'dır. Üstadımızın ifadesiyle büyük bölümü ilhamla yazılan Risale-i Nur ise, bu asrın yaralarına en büyük ilaç , Velayet-i Kübra dediğimiz Kur'an'ın en büyük caddesini kendisine tabi olanlara açan öyle yüksek bir Kur'anı'ın tefsiridir ki bu asrın insanını dalalet çukurlarından çıkarıp Tabiin ve Tebei Tabiin ile neredeyse aynı makama çıkarıyor. Bu da Kur'anın manevi bir mucizesi olduğuna en büyük bir ispattır. ** Hicri 3. yüzyılda kapanan Sahabe, Tabiin ve Tebei Tabiin'in ilerlemiş olduğu velayetin en yükseği ve büyüğü olan Velayet-i Kübra, yaklaşık bin sene sonra Hicri 13. yüzyılda Kur'anın manevi mucizesi olan Risale-i Nur ile açılmış olup, "Hazret-i Hasan Radıyallahu Anhın kısacık halifelik müddetini(altı aylık) uzun bir zamana çeviren tam beşinci halife" ifadesiyle Risale-i Nur tarafından methedilmiştir.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
karanlık
buyuk mehdi risale i nurdan başkası olamaz bakıyoruz bugune kadar gelmiş hiçbir zatin kitabi dunya çapında imanı kurtarmaya vesile olmamamış üstat biyerde diyorki önceden gelmiş evliyalar mana aleminde okadar seyru sülükte kalırlarmişdaha imanın bir hakıkatini keşf ederlermiş. risale i nur ise parmaklarınla sayfaları cevirip okuman yeterli oluyor imanın yüzlerce hakikatlerini keşf etmeye bunu bilen üstadın kim oldugunuda bilir
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
hilal21
Mehdi, Kureyşten ve ehl-i beytimdendir. [İ.Ahmed, Baverdi] Mehdi benim soyumdandır. [İbni Mace] Mehdi Evlad-ı Fatıma&#8217;dandır. [Ebu Davud, Hakim]
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
yatağanlı
Mehdi ayrıdır, ahir zamanda beklenen büyük mehdi ayrıdır. Büyük mehdi ve diğerleri insandır ve şahıstır. Kitaplara mehdidir demek kabul edilmesi mümkün olmayan bir hatadır.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
fakir35
Nur Talebeleri kendilerini Kur'an-ı Kerime ve İslama hizmet etmekle, mükellef olarak görürler.Nizaya sebep olacak bu ve benzeri konuları tartışarak vakit ısrafına düşmemelerini,Üstad hazretlerinin dediği gibi içinde evladımın yandığı ateş varken bizi kurtarmaya koşmaktan alıkoyacak taştışmalara girme yerine,kamil ve ehli hizmet insan olmaya gayret etmeliyiz,o zaman zaten görünmeyenleri de görünen kılan Rabb-ı Rahimim zihinlerdeki bulanıklıkları giderir,Üstadın mehdi olduğunu bilen değil,O'nun gösterdiği hizmet tarzını bilen,yaşayan ve yaşamaya davet eden kazanır kanaatindeyim.Cenab-ı Allah İslam'a ve Kur'an'a hakkıyla hizmet etmeyi nasip etsin.Yoksa halimiz; oruç tutmayan birinin orucu bozan nedenleri tartışamasına benzer. Rabbim böyle hatalara düşmekten hepimizi muhafaza etsin inşaallah.Zaman imanı kurtarma zamanıdır,bunun için de; rehber sarih şekilde ortadadır.Pencerden bakacağımıza içine girip bizzat yaşamadan yorum yapmak doğru olmadığı gibi, yapanlarlada tartşmak doğru olmadığı kanaatindeyim. Allah'a emanet olunuz...
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
fakir35
Ayrıca bu ve benzeri meselelere cevap yine Risale-i Nur' dan; "ileride, Risale-i Nur'a ve şakirtlerine karşı kendi meşreplerini ve mesleklerinin revacını ve etba'larının hüsn-ü teveccühlerini muhafaza niyetiyle itiraz edecekler, belki dehşetli mukabele etmek ihtimali var. Böyle hâdiselerin vukuunda, bizlere itidal-i dem ve sarsılmamak ve adavete girmemek ve o muarız taifenin de manevi reislerini çürütmemek gerektir." Allah'a emanet olunuz..
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
serdari
Mehdi denince akla çok büyük bir hakimiyet , islamın yaşanması adalet ve bolluk geliyor. İman hakikatlarını anlatma , yaşama ve hayatın her alanında uygulama yapacak bir şahıs akla geliyor. İslamın tüm güzelliği ve evrensilliği yeryüzüne bir huzur ve adalet getirmesi akla gelir . Mümin bir insan bunu sırf Allah rızası için ister ve gayret eder . Bence şu an hiç kimseye Mehdi demeyelim . Risale i nurun verdiği öğütlerle , işaretlerle Rızayı ilahiyi kazanmaya bakalım . Üstad insanlık ecirliğide yenecek diyor ? Bilmem bu ifadenin bile ne kadar uzağındayız .
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
recul-i facir
BURASI MEHDİnin ÜSTADIMIz DAN SONRA GELECEĞİNE KESİN DELİLDİR. VE BİR İHBAR VE BİR MÜJDEDİR: Çünkü hilafet-i Muhammediye (a.s.m.) cihetindeki saltanatı, onunla iştigale vakit bırakmıyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zat, o taifenin uzun tetkikatıyla yazdıkları eseri kendine hazır bir program yapacak, onunla o birinci vazifeyi tam yapmış olacak. ÇÜNKÜ BİR TAİFENİN MEHDİ AS DAN ÖNCE GELİP İMAN VAZİFESİNİ BİR CİHETTE YAPACAĞINI BELİRTİYOR. KASIR FEHMİMLE ANLADIĞIMI SİZLERİN YÜKSEK İDRAK VE FEHMİNİZE HAVALE EDİYORUM. BAKİ SELAM VE DUA İLE.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
recul-i facir
HAZRET-İ MEHDİNİN, O VAZİFESİNİ (BİRİNCİ VAZİFE OLAN İMAN VAZİFESİNİ) BİZZAT KENDİSİ GÖRMEYE VAKİT VE HAL MÜSAADE EDEMEZ. BİRİNCİSİ : Çok defa mektuplarımda işaret ettiğim gibi, Mehdi-i Al-i Resulün temsil ettiği kudsi cemaatinin şahs-ı manevisinin üç vazifesi var. Eğer çabuk kıyamet kopmazsa ve beşer bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler cemaati yapacağını rahmet-i İlahiyeden bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak: Birincisi : Fen ve felsefenin tasallutuyla ve maddiyun ve tabiiyyun taunu, beşer içine intişar etmesiyle, herşeyden evvel felsefeyi ve maddiyun fikrini tam susturacak bir tarzda imanı kurtarmaktır. Ehl-i imanı dalaletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem herşeyi bırakmakla, çok zaman tedkikat ile meşguliyeti iktiza ettiğinden, Hazret-i Mehdinin, o vazifesini bizzat kendisi görmeye vakit ve hal müsaade edemez. Çünkü hilafet-i Muhammediye (a.s.m.) cihetindeki saltanatı, onunla iştigale vakit bırakmıyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zat, o taifenin uzun tetkikatıyla yazdıkları eseri kendine hazır bir program yapacak, onunla o birinci vazifeyi tam yapmış olacak. Bu vazifenin istinad ettiği kuvvet ve manevi ordusu, yalnız ihlas ve sadakat ve tesanüd sıfatlarına tam sahip olan bir kısım şakirtlerdir. Ne kadar da az da olsalar, manen bir ordu kadar kuvvetli ve kıymetli sayılırlar. EMİRDAĞ LAHİKASI
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...